Özcan ALADAĞ


15 TEMMUZ VE SONRASI


Tam 20 gün oldu... 
Güzel ülkemin başına gelen akıl almaz ihanetin yaşandığı tarihten bu yana öfkem, hayretim ve mutsuzluğum her gün yenilenen haberlerle artarken sanki günler değil haftalar geçmiş gibi geliyor insana... 
Demokrasi yolundaki devletlere darbelerin neler kaybettirdiği gün gibi ortada iken bu açıklanamaz ve affedilmez hareketin neden oluştuğunu ve arkasında kimin ya da kimlerin olduğunu hepimiz merak ediyoruz. 
Bu çok da gizli değil aslında. Ama bu ülkede yaşanan tüm darbelerden farklı olarak bu sefer cemaat tabanlı, devletin her kurumuna, toplumun değişik tabakalarına yıllardır özenle sızmış bir örgüt, darbe yapıcı olarak karşımızda duruyor. 
Kökü ve bağlantıları da dışarıya kadar uzanıyor. Sadece ülke içindeki güç savaşını değil uluslararası konumumuzdan kaynaklanan hassasiyetleri yıllardır kendi lehine kullanmış olan bu yapı; toplumda iyilik, yardımlaşma, eğitim ve dinsel hassasiyetler üzerinden oluşturduğu itibarıyla gizli amaçları için yıllardır hazırlık yapıyormuş meğer(!) 
Bunu biz tahmin ediyorduk belki ama bu darbe sayesinde herkes artık kabul eder oldu. Hatta bu amaçla Türk ordusuna kumpaslar kuracak, Türk sporunda şike davalarıyla dengeleri huzuru bozacak, adaletin ve polisin içine sızıp kendi amaçlarına yönelik operasyonel işlere kalkışacak kadar gözünü karartmış bir yapıyı böylece herkes artık itirazsız kabul ediyor bugün. Sınavlarda yapılan yolsuzluklarla ülkenin gençlerine en büyük darbeyi de indirdiği yıllardır söyleniyordu hatta davalara konu olmuştu da bir türlü bu konuda işin arkasındakileri kimse işaret etmeye cesaret edemiyordu. 
Artık o da az buçuk kesinleşti. İşin doğrusu, bunların tamamı darbe girişimi yargılanırken, darbenin kendisi kadar hatta daha çok konuşulacak ve yazılacak. 
O gün birçok yeni ve gizli şeyin açığa çıkacağını da düşünüyoruz. Türkiye için dönüm noktası olacak bir yargılama süreci yaşanacaktır. Bu süreçte içimizden yükselen duygu ve düşüncelere kapılmadan sağlıklı bir yorum yapabilecek kadar bilgi ve haber de birikti dağarcığımızda. 
Tarihe not düşebilmek adına bir iki satır daha yazabiliriz artık. Yıllardır devletin içine sızan ve gizli amaçları birlik ve bütünlüğümüze kast etmek olan bu ihanet şebekesi, kirli ve çirkin yüzünü sanki bir intihar bombacısı edasıyla gösterdi. 
Görevleri halkı korumak olan güvenlik kuvvetlerimizin içindeki hainler, o şanlı üniformaların mirasına ve anısına, masum halka acımasızca ateş açarak ihanetlerin en büyüğünü yaşattılar. Yıllardır devletin içinde liyakat ve hakkaniyetten uzak bir yapılanma içinde olan bu örgüt, kural tanımaz ve illegal yapısının en sert yüzünü sergilemek gaflet ve aymazlığını göstermekten de çekinmedi. 
Ülkenin adalet, ordu, eğitim, sağlık ve önemli diğer yönetsel birimlerinde yıllarca ikiyüzlü bir şekilde yasaların korumasına ve siyasetin menfaat ve hoşgörü şemsiyesi altına sığınarak sakladığı kirli ve hain ruhunu, en anti demokratik şekliyle ortaya koyacak kadar zalim bir kalkışmanın aktörü olmayı becerdiler. 
Bu kritik coğrafyada 93 yıl önceki kuruluş felsefesiyle bağını koparmadan hala demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak bir denge ve huzur adası olma ülküsündeki bu güzel ülkeye ve bu ülkenin aziz halkının gelecek beklentilerine en ağır darbeyi gene bu içimizdeki terörist hainler indirdiler. 
Kandırdığı ve sapkınlaştırdığı üyeleri eliyle yıllarca istismar ettiği bu ülke evlatlarına milli ve manevi değerleri üzerinden de en okkalı tokadı vurdular. Ülkenin demokrasi ve bağımsızlık adına en önemli sembolü olan TBMM´yi vuracak kadar gözü dönmüş ve sapkın bir ruhla şimdiye kadar ülkenin uğraştığı tüm terörist unsurlardan daha kalleş ve tehlikeli bir duruş sergilediler. 
Amma...
Bu millet var ya bu millet... 
Bu kadar badireye ve ihanete rağmen halkımız gerek vatanperverliği ile gerekse basireti ve coşkusu ile bu büyük beladan en kısa zamanda kurtulmanın yolunu açmış oldu. 
Yüzlerce yıllık devlet geleneğine sahip bu halk gene düşmanı şaşırttı ama tarihini şaşırtmadı. Canını ortaya koyarak geleceğine sahip çıktı. 
Kayıplarına rağmen devletin varlığı, birliği ve devamlılığı için en büyük teminatın kendisi olduğunu ispatladı. 
Duruma hakimiyet ve gerekli önlemlerin alınması ile toplumsal bir kaos yaşanmadan normal hayata en kısa sürede dönülecektir umudundayız. 
Devletin üst kademelerindeki tedbirli ve kararlı görüntüye, siyasetin zirvesindeki olumlu ve birlikte hareket etmeye istekli tablo eklenince ülke bu sancılı süreci çabuk ve en iyi şekilde atlatacaktır. 
Ancak ekonomik gidiş ve dış ilişkilerde aleyhimize bazı olumsuz tablo yaratabilecek unsurlara karşı dikkatli ve tedbirli olmak zorundayız. 
Ülke içinde oluşan birlik havasını küçük siyasi beklentilere ve güç devşirme girişimlerine heba etmediğimiz sürece bundan Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milleti daha da güçlenerek çıkacaktır.