Özcan ALADAĞ


LAÇKALIĞIN BÖYLESİNİ GÖRMEDİM!

Devlette devamlılık esastır. Kurumlar, kurumun yöneticisine göre şekil alır ama kurumların da bir işleyişi vardır. Nizamı, intizamı vardır.


?Benim yoğurt yeme tekniğim böyledir´ diyemezsin. Dememelisin de?

Dersen ne olur. Bir el senden üstün gelir. Öyle bir şamar yersin ki oturduğun yerden doğrulamazsın?

Laçkalık gördüm de bu kadarını görmedim.

Devletin resmi kurumundan bir başka resmi kuruma ?şu konuları ihtiva eden cevabi yazınızı acilen gönderin´ diye resmi yazı gönderiliyor.

Tınlayan yok?

Kurt bulanık havayı sever misali?
Aslında gönderecekleri yazının içerisini nasıl olur da yalan, yanlış ile kapatabilirizin hesabını yapıyorlar!

Eğer onu yapmamış olsalar ?buyurun istedikleriniz ekte sunulmuştur´ diyecekler ama bizim garip gurabanın hakkına tecavüz eden bu haşmetli kardeşlerimiz kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar.

Ne kadar kafanızı kuma gömseniz de kıçınız açık beyler!

Bu kentin geri kalmışlığına bu gibi beceriksiz, hakka ve adalete tecavüz eden, kendilerine, yakınlarına iltimas temin eden kişiler büyük katkı koyuyorlar.

Vay sizin yöneticiliğinize?

Beni bu kadar kızdırdılar işte.

Gönül diyor ki, otur bilgisayarın başına. Bir güzel olup biteni yaz BİMER´e, Cumhurbaşkanlığına?

Sonrada seyret bu kafalarını kuma gömenleri?

En nihayetinde devlet memuru oldular ya arkadaşlar. Birilerine yakın olarak kendilerini gösteriyorlar ya.

Bilmem kimin sınıf arkadaşı, bilmem kimin mahalleden komşusu, bilmem kimin akrabasına kendine bağlı kurumlardan ihale veriyor?

Bütün işleri güçleri bunlar.

Bu devlet dairesinin ismini de başındaki yöneticinin adını da vermiyorum.
Korkum da yok aslında ismini vermekten.

Ancak bekliyorum. Şunun şurasında sayılı günler kaldı.

Hala, görevlerini yapmaz iseler bu sefer ?Devletin şefkatli ellerine´ bırakacağım bu zevatları.

Kafalarını toprağa gömdüler ama kıçları açık?

Sanırım o zaman da kıçlarına devlet bir tepik vuracak.

Bakın olacağına?