Özcan ALADAĞ


Siyasette yerellik bu seçimde ön planda

Siyasette yerellik bu seçimde ön planda


Anketler, temayüller, yazılılar, sözlüler…

Ankara’da yapılan boy, pos görmeler. Güzel Türkçesi var mıdır? Yok mudur? Araştırmaları…

Partinin yetkili kurullarının vereceği notlar…

En nihayetinde milletvekili aday adayları arasından aday listesinin açıklanması.

Bütün bunlar Haziran ayında yapılacak olan seçimlere kadar yaşanacak olan siyasi parti süreçleridir.

İsteseniz de, istemeseniz de durum böyle.
Her siyasi partinin bir yoğurt yeme tekniği var.
Ak Parti’nin bilinen tekniği ile CHP’nin bugüne kadar olmayan ‘ön seçim’ tekniğinin sonuçlarını önümüzdeki günlerde birlikte yaşayarak göreceğiz.
Bu arada MHP’nin ne yapacağı ise hiç belli değil.
Artık herkese bir şifre verip internet üzerinden oylama mı yaparlar? Yoksa genel merkez Ankara’dan bir ‘parti büyüğü’ gönderip ilk listeyi kapatıp geri kalan listeleri mi yaparlar bilemem ama seçim süreci bu kez renkli geçecek.

İşte bu renkliliğe renk katacak aday adayları da pusuya yatmış durumda.

12 Şubat tarihine kadar devlet memurlarının istifa etmesi için yasal süreleri var. Yani devlet memuru olup aday olmak isteyenler 12 Şubat akşamı mesai bitimine kadar istifalarını sunmak durumunda kalacaklar.

Bu istifalardan sonra aday adaylığı yarışı biraz daha renklenecek.

Bu dönem siyasette yerellik biraz daha ön plana çıkacak. Buradan baktığımızda meclise girme ihtimali olan siyasi partilerin yerel siyaset yapan, yerelde tanınan, toplumun içinde yaptıkları siyasetle ön plana çıkan isimleri vitrinlerine koymak durumunda olacaklar. En azından bu zorunluluğu hissedecekler.

Ön seçim, temayül yoklamalarının sonuçlarını da iyi değerlendirip ‘halkın isteklerini görerek bunu kabullenmek’ durumunda kalacaklar.

Toplumun içinden gelen, halk ile bütünleşmiş, parti tabanlarının kabullendiği, kendisini mecliste temsil edeceğine inandığı isimleri şayet siyasi partiler tercih eder iseler, tabanı ile bütünleşip başarı kazanırlar.
Adana’nın birçok ilçesinden aday adayı olan arkadaşlarla gazeteci olmamız nedeniyle oturup sohbet etme imkânımız oluyor. Onların siyasi partilerden beklentilerini konuşuyor, birlikte dünün politikası ile yarının politikası üzerine Türkiye’nin genel siyaseti üzerinden görüş alış verişinde bulunuyoruz.
Siyasetçiye güvenin her geçen gün azaldığı bir ortamda insanların kendi içlerinden bir isimi mecliste görmek istemesi kadar doğal ne olabilir?
Sanırım bu siyasetçi isimlerde bunu istiyor.
Her şeyden önce ‘yerele ve yerel siyasetçiye’ saygı duyarak toplumun hassasiyetlerine de boyun eğerek, diretmeden, incitmeden bir liste yapan parti her zaman kazanır.

Bu arada genç isimlerin de son günlerde sahneye çıktıklarını görüyoruz.
Bu genç isimler ‘siyasetin parlak yüzü olmak’ istiyorlar. Heyecan duyuyorlar. Yılların kurt politikacıları gibi değişik isimlerle anılan ve nitelendirilen kendilerinden önceki politikacılar gibi olmamak adına gayret sarf ediyorlar.

Bunu da onlarda görüyorum, yaşıyorum.

Son günlerde özellikle CHP’de ön seçim yapılacak diyerek ‘şark kurnazı’ niteliğindeki politik simsarların bindirme kayıtlar yaparak Ankara’nın yani genel merkezin yolunu tuttuklarını da duymaya başladık.
Genel merkez bu kayıtları ne kadar dikkate alıp bu bindirme kıtalarla ön seçim yapar onu da bilmiyorum ama ortada büyük bir tehlike duruyor.

Bu tehlike ‘partiden bir haber’ olan kişilerin kayıt yapılarak ön seçime ‘haydi gel oyunu kullan’ diye davet edilmesi üzerine eğer CHP’nin listesi şekillenecek ise ‘bu asıl tehlike’ olur diye düşünüyorum.
Sözün özü, siyasette her geçen gün örnek alınmıyor, dikkatle takip edilmeyip yanlış düzeltilecek diyerek yeni yanlışlıklar yapılıyor.
Ümit ediyorum ki bu kez bu yanlışlıklar yenilenmez.
İnsanların önüne dayatma listeler konulup ‘bu insanlara oy vereceksiniz’ denilmez.