Oktay Erol


Yaşamı ?ciddiye´ almalı?


İnsan yaşamında çalışmanın, çabanın, uğraşın yeri olduğunca; eğlenmenin, dinlenmenin, söyleşmenin de büyük ?önemi´ vardır.
Sabahın ilk saatlerinden, gecenin yarıların dek ?yaşam çabası´ vermek de vardır; güneşin yarıladığı gün ortalarına değin ?yan gelip´ yatmak da?
Balkona çıkıp içkini yudumlama da?
Deniz kıyısında şemsiye altında kitap okumak da?
Şakalaşmak da, gülüşmek de, kahkaha atmak da?
Birinden birini ?yok sayarak´, ?önemsiz kılarak´, ?gerek görmeyerek´ yapılan şey ?yaşam´ olamaz!
Çalışmanın ?ciddiye´ alındığı gibi, eğlenmenin de ?ciddiyeti´ unutulmamalı?
Tutsağı olmama koşuluyla?
***
Dün, insanın yaşamını sürdürmesinde ?ekonomisinin´ gerekliliğine değinmiş, yazıyı şöyle bitirmiştim:
?Önce insana aşını kazanabilmesi için ?insanca´ çalışabileceği bir iş, gereksinmelerinin altında ?ezdirmeyecek´ bir maaş??
Bu konunun çözümüne katkı yapılması gerektiğini vurgulamış; ?nelerin´ konuşulması gerektiğini sorgularken, ?neleri´ konuştuğumuzu örneklerle açıklamıştım!
Gerçekten konuştuğumuz ?neler´?
Ajans Pres Medya Takip Merkezi´nin yaptığı araştırmaya göre, cep telefonu ile konuşmada Avrupa´da lider olmuşuz!
Aylık ikiyüz yirmiyedi dakika ortalama konuşma süresi olan Avrupa´nın neredeyse iki katı; sözümona, dörtyüzotuzaltı dakika konuşuluyormuş ülkemizde?
Bir şeylerde ?lider´ olmak olsun da, ?nerede´ olursa-olsun mantığını savunanlar olacak elbette; işin ?tutsağı´ olma, ?konuşmadan´ kopamama, ?onsuz´ yaşamı yok sayma, ?şarjı bitmiş telefonu´ tsunami etkisinde görme!
Hadi ?ne´ konuşulduğunu bir yana bırakalım?
Saatini değil, saatlerini telefon ile internetin buluştuğu ?sanal ortama´ kilitleyenlerin; ?sanal dostlukları´, ?sanal söyleşmeleri´, ?sanal konuşmaları´ ne denli ?ciddiye´ aldıkları, yaşamlarının içinde ne denli yer bulacağı önemli değil mi?
***
Dost şair Duran Aydın, bir buluşmamızda internet üzerinde yayın yapan siteleri, dergileri, kitapları yorumlarken; yayında duran bir kitabı eline alarak ?şu sesi duyuyor musun, şu saman kokusunu, mürekkep kokusunu, bunu işleyen ellerin kokusunu, içine işlemiş ter kokusunu´ diye sormuştu.
Yaklaşımını önemsemiştim?
Cep telefonuyla yapılan konuşmaların, söyleşilerin, sanallığın ?sesi, teri, etkisi´ içerisinde ?dokunmak´ diye bir şey yok!
Dokunduğunun ısısını almak,
Kokusunu almak,
Soluk sesiyle buluşmak, diye bir şey yok!
Oysa Avrupa´da lideriz!
***
Yaşamın içinde yok yok!
Acı var, umut var, kavga var, ağır var, ayrılık var, doğuş var, sevgi var, nefret var, aşk var?
Yaşamda her şey var!
Yaşamdaki ?teknolojiyi´ kullanmak kadar, o ?teknolojinin´ tutsağı olmamak da önemli!
İnsandan, özgürlükten, gereksinmeden, ekonomiden söz ediyoruz; aş diyoruz, iş diyoruz?
Çünkü yaşam bunlarsız değil!
Yaşam ?ciddiyetsiz´ değil?
Nazım´ın dizelerinde dediği gibi:
?yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, 
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, 
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, 
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, 
yaşamak yanı ağır bastığından.´