Özcan ALADAĞ


Kazın ayağı öyle değil

Kazın ayağı öyle değil


Siyasette iki kere iki bazen değil çoğu kez dört etmiyor.
Seçim meydanlarında attığınız nutukları bazen ‘yutmak’ durumunda kalıyorsunuz.

Vaatlerinizi yerine getirebilmek bir kenara dursun, olanları değiştirmekte dahi zorluk çekiyorsunuz.
Bugün sizlere Adana’nın en önemli konusunu dikkatinize sunup sonra da bu konudaki görüşümü dile getirmek istiyorum.

Adana’daki tüm belediyelerin en büyük sıkıntıları ‘imar tadilatlarıdır’.

Bunu kimse inkâr edemez.
Kişiye göre imar konusunda belediye meclislerinde kararlar alınır. Adamı olmayan vatandaşın işi de ‘Allah’a’ kalır.

Bu ifademize uyan onlarca örnek verebilirim sizlere.
Şehrin merkezindeki arsanızı pul ederler. Birileri sizden öldü fiyatına alır, sonra bir imar tadilatı ile bu ucuza satın aldıkları arazilerden çuvallar dolusu paralar kazanırlar.

Bu kentin belediye başkanının ailesine yönelik meclisten kıyak imar tadilatlarının yapılmasına yönelik kararların alındığını, sahte meclis kararlarının alındığına yönelik haberleri yıllarca kaleme alan birisi olarak çok gördüm ve yaşadım.

Son günlerde özellikle Çukurova İlçesi’nde hormonlu binalar yapan sayısı 20’ye yakın bina sahibine yönelik alınan tavırları da biliyorum. Bu tavırlar sonrasında ortaya nasıl sonuçların çıkacağını da az çok tahmin edebiliyorum.

Bu ön bilgilerden sonra bir belediye meclisinin oturumlarına ait genel ifadelerden özele doğru gelmek istiyorum.

Bu kentin belediye başkanı çıkıyor seçim meydanlarında ‘bizim yöneteceğimiz belediyenin meclisinde asla imar konuşulmayacak’ diyor…
Adama ‘yavaş ol’ demezler mi?
Aynı belediyenin meclisinde kendisi belediye başkanı iken görüşülen 20 gündem maddesinin 19 tanesi imar tadilatı…

Bir tanesi de bir yönetmelik gereğince yerine getirilmesi gereken uygulamanın meclisten çıkmasına ait gündem maddesi…
İmar maddelerinde rant var. İmar görüşmelerinde her dönem şaibe olabiliyor. Hal böyle iken bu kentin yerel meclislerinde yıllarca imar partilerinin kurulduğu iddiaları ile yatıp kalkmadık mı?

Yeni yılın ilk ayının meclis oturumlarına ait gündem maddelerine eğer vaktiniz olur da belediyelerin resmi internet sitelerine girip bir bakar iseniz bu kentin meclislerinde imar konularının nasıl şekillendiğinden haberdar olursunuz.
Bir de bu işin uzmanları var.
Profesörleri var.

Bu konuda işi bitiren belirli kimseler var. Belirli meclis üyeleri oldu geçmişte!

Cidden merak ediyorum.
Seyhan, Çukurova gibi metropol ilçelerde bugün belediye tarafından resmi yazı ile hormonlu bina oldukları zapturapt altına alınmış, belgeleri ile yapım işine ara verilmiş devasa binalarla ilgili önümüzdeki günlerde bu ağzı dolusu konuşan yöneticilerimiz ne yapacaklar?

İnanın merak ediyorum.

Biz gazeteciler bu konuyu haber yapar ve köşe yazılarımıza taşır isek belediye idaresi ile hormonlu binayı yapan kişilerin arasındaki pazarlık paylarını da yükselttiğimize 20 yıldır belediye meclislerini izleyen bir gazeteci olarak çok tanıklık ettim, gördüm, yaşadım.
Su akıp yolunu buluyor.

Hormonlu binayı yapan ‘bir şekilde’ işini yoluna koyuyor.
Gazetecinin yazdıkları yanına kar kalıyor.
O belediye başkanı gidiyor, bir başka belediye başkanı geliyor.

Bu kentin müteahhitlerin belediye başkanlarının makam odalarını tekme vurarak içeri girdiklerin unutmaz isek sanırım belediyelerin imar tadilatlarının ne anlamına geldiğini daha iyi anlamış oluruz.

20 maddelik imar tadilatlarıyla bir aylık meclis oturumlarını şekillendiren ilçe belediyelerine de Allah kolaylık versin!

Özellikle altını çizerek söylemekte yarar görüyorum. ‘Çukurova ve Seyhan ilçe sınırlarında bugün hormonlu bina yaptıklarını resmi yazı ile tebliğ ettikleri binaların sahipleriyle ve o binalarla ilgili belediye başkanları nasıl bir yol izleyecekler?’ Bu sorunun yanıtını inanın merak ediyorum.

İmar konusunda yetkili bürokratların da ‘başkanlarımıza güveniyoruz’ ifadelerini söyler iken iddialı cümleler kurduklarını biliyorum.

Hormonlu binayı 10 kat dikmiş müteahhit.

Şimdi o müteahhide binan hormonlu, yatay olarak fazla oturum alanına sahipsin demişler.
Yıkacak mısınız şimdi bu binayı?
Göreceğiz…

Aslında aklın yolu bir…

Fazla söze gerek var mı?