Unutmamalı o tarım ve hayvancılık bize atalarımızdan dedelerimizden miras ve ekonomik olarak artıya geçebilmemiz için tek ve gerçek şarttır. Bazı insanlara bakıyorum da Allah rızası için, el gördülük iş yapıyorlar, bunlara gerek yok kardeşlerim yapıyorsan en iyisini yapacaksın yapmıyorsan veya yapamıyorsan yapan insanlara bu işi bırakacaksın. Bu topraklar dünyanın en verimli toprakları ve dünyanın gözü bizim topraklarımızın üstündedir. Bunu artık herkes biliyor diyorsun sonra bahçeden, tarladan geçerken bir bakıyorsun ki ilaç atıkları, çöpler, içilen suların atıkları ve bunların tamamı plastik şişeler veya malzemeler. Plastiğin toprakta geri dönüşümü 1000 yıl sürüyor. Bana bu toprağın gereği yok demektir, bu toprakların her santiminde atalarımızın kanı var. Kolay kazanılamayan bir şeyi kolay kaybetmek doğru değildir. Siz o savaşta yer alsaydınız bu topraklara basmaya kıyamazdınız. Bu biraz da baba oğul ilişkisine benzer; baba yıllarca eşek gibi çalışır, didinir, bir şeyler kazanır ve öldükten sonra oğluna miras kalır oğlu da nasıl kazanıldığını bilmediği için har vurur harman savurur. Biz Kozanlılar olarak sanırım biraz öyleyiz. Diğer şehirlerde, semtlerde ve köylerde insanlar o kadar dikkatli ki özellikle tarım arazileri konusunda daha hassas olmalarına rağmen bizim burada en temiz bahçelerde, tarlalarda 8-10 tane su şişesi ya da ilaç atığı bulabilirsiniz. Yazık günah bunlar verimi de öldürüyor, toprağın çalışmasını bozduğu için derken topraktaki besin elementlerini tutarak bitkilere geçişi engelliyor. Bir de şöyle bir durum var ki; günlerimizi, yıllarımızı, emeklerimizi, gençliğimizi verdiğimiz topraklarda yapılan tüm bilimsel çalışmaları destekleyelim köyümüze, tarlamıza, bahçemize gelen eğitim görevlileriyle dalga geçmek gibi bir huyumuz var. Dışarıdan üniversitelerden gelen insanlar Kozan’a ne için gelir? Birilerinin tanıdığı aracılığıyla, bir görev için bir şeylere daha kolay ulaşmak için gelir. Dışarıdan gelen mühendislerle, öğretim görevlileriyle dalga geçersen, yanlış konuşursan bu iş nasıl olacak? Sonuçta bu insanlar bize doğruyu bulmak için gelmişlerdir. Geçen günkü konferansta tarım arazisi kenarına çöpünüzü, atığınızı dökmeyin diyorlar bizim köylülerimiz nereye atalım diyor? Oraya biriktir sonra traktörle geldiğinde veya birikince dönüp yakarsın. Ekonomik boyutunu ele alırsak günümüzde moda oldu biliyorsunuz dökük toplamak geçen senelerde Çin, Hollanda’nın tüm çöpünü aldı. Gemilerle alınan çöplük, katı atık v.s. Çin’e gidene kadar yarı mamul oldu. İnsanlar artık atıklardan geri dönüşüm yaparak ülke ekonomisine katkıda bulunuyor. Örnek olarak en çok kullanılan veya bulunan gübre çuvalları bile kimi zaman ne kadar işe yarıyor. İlk olarak bir şey taşımaya yarıyor tabi iyice temizlendikten sonra. Gübre atmak için önlük olarak kullanılıyor. Bir yere otururken altımıza koymaya yarıyor. En basitinden bir gübre çuvalı bile ne kadar çok işe yarıyor. Bu kullandığımız poşetler sayesinde daha az poşet kullanıyoruz ve ülke ekonomisine tasarruf yaptırıyoruz. Böylece daha az kesilen ağaçlar ve daha çok yeşillik ve oksijen demektir. Biliyorsunuz ağaçlar bir ülkenin medeniyetini gösterdiği gibi aynı zamanda akciğerleridir. Atıklar sadece katı olmadığı gibi sıvı da vardır. Suya da atılan atıklar suyumuzu kirletir. O sulardan yetişen bitkiler yetişmeyeceği gibi yetişenlerden de bize hastalık ve mikrop bulaşır. Su hayat olduğuna göre hele ki bu sene işte yetişti yetişecek derken çok şükür şimdiye kadar barajımızdan bir sıkıntı çıkmadı. İnşallah ileride de çıkmaz. Su az diyoruz ama su kirli demekten daha iyidir inanın. Suyun az olması, suyun kirli olmasından daha iyidir. Kirli su çocukları da bizi de zehirler çünkü zehir atılmıştır, kirlenmiştir. Gerek sularımızı gerekse de toprağımıza katı ve sıvı atıkları dökmeden, karıştırmadan bilinçli hareket ederek tarımımızı yapmamız gerekir. Bir de predetorlar var bunlar; bahçemizdeki ve tarlalarımızdaki bize zarar veren böcekleri yiyerek beslenirler. Geçmişte ilaç kullanmıyorduk şimdi yıkıyoruz diyoruz ya işte bundan dolayı yanlış uygulamalar sayesinde predetorların ölümüne yol açıp zararlıların bağışıklık kazanmasıyla sürekli ilaç kullanıyoruz. Yapılacak uygulamaları dikkatli bir şekilde okuyarak, dinleyerek ve bilerek yapmamız gerekiyor. Hata yapma lüksümüz kalmadı artık. Dikkatli ve mantıklı hareket edersek hem toprağımız hem de biz kazanıyoruz. Akıttığınız her terin hakkını almanız dileğimle!