1915 Olaylarının 100. yılında Ermeni Kilisesinin ve Ermeni diasporasının Türkiyeye karşı daha saldırgan bir kampanya başlattığını dile getiren Başkan Musa Öztürk, Anayasa Mahkemesine yapılan bu başvurunun 24 Nisanın bir kaç gün sonrasına gelmesinin de dikkat çekici olduğunu dile getirdi.
Makamında basın mensuplarına açıklama yapan Başkan Öztürk, gerekli tedbirlerin almaması durumunda Anayasa Mahkemesine yapılan bu başvurunun daha bir çok mülkiyet iadesi davası ve tazminat davasının önünü açacağını dile getirdi. Başkan Öztürk konuşmasında; Kurtuluş Savaşının ardından imzalanan Lozan Antlaşmasının ilgili maddesine bakıldığında, azınlıkların şayet hakları varsa 6 ay içerisinde dönüp gayrimenkullerine, taşınmazlarına sahip çıkmaları belirtilmiştir. Bu süreçten sonra geriye dönük bir talep gelmediği için taşınmazlar beytül-mala şimdiki adı ile hazineye kalmış, hazineden de bize intikal etmiştir. Kadı ki yaptırdığımız araştırmalarda Manastırın mülkiyetinin Ermenilere ait olduğuna dair herhangi bir belge bulunmuyor. Herkes dönüp geçmişine iyi baksın, bizde kimseye verilecek tek karış vatan toprağı yoktur. Ayrıca bu süreçte hükümetimiz Avrupa Birliği iyi niyetli mi kötü niyetli mi bir daha gözden geçirsin. Avrupa Birliğinin müzakereye açtığı 33 maddeden 4ü Ermeni meselesi ile ilgilidir. Bu maddeler ve vakıflar yasası tekrar gözden geçirildiğinde ard arda yanlış adımlar atan hükümetimizin neyi doğru neyi yanlış yapıyor olduğu da anlaşılacaktır. dedi.
Anayasa Mahkemesine yapılan başvurulara göre, Ermeni Kilikya Katolikosluğu, Kozandaki tarihi manastırın mülkiyetinin kiliseye iadesini ve manastır için Türkiyenin en az 100 milyon lira tazminat ödemesini talep ediyor.