İlim elinde çıra
Yak da Mevla’yı ara
Bilmek olmak değildir
Olmaya bak olmaya!
Yunus Emre
Bilmek ve olmak farklı şeylerdir. İnsanı değerli kılan, diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerinden birisi bilgiye sahip olmasıdır. Her canlı çevresiyle uyum sağlayamazsa yaşayamaz fakat insan bulunduğu yeri bilgisiyle kendi yaşam şartlarına göre değiştirir.
Bilgiye ulaşmanın yolu okumaktan geçer, kalem bilgiye hizmet ettiği için önemlidir. Kur'an-ı Kerim ilk nazil olan ayeti: “Yaratan Rabbinin Adıyla OKU” diye başlar. (Alak Suresi Ayet 1) Kalem Suresi 1. ayette de Rabbimiz “Kaleme ve (Onunla) satır satır yazmakta oldukları (her türlü faydalı bilgilere) yemin ederim.” diye buyurur. Zümer Suresi 9 ayette “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” buyurmakla bizlere okumayı, yazmayı ve bilgin (alim) olmayı hedef olarak gösteriyor. Ancak tek başına bilmek yeterli değildir. Bilgi bir oluşa mutlaka dönüşmelidir. 1960'lı yıllarda İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü İslami Edebiyat öğretmeni Mahir İz Hocaefendi derse girdiğinde öğrencilere önce Yunus Emre'nin şu dizelerini okur, sonra derse başlarmış.
İlim elinde çıra
Yak da Mevla’yı ara
Bilmek olmak değildir.
Olmaya bak olmaya!
Cehalet Bütün Felaketlerin Anasıdır
Bilgi bir fazilettir. Fakat o bilgi insanı oluşa dönüştüremez ve güzelliklerle buluşturamaz ise yeterli olmaz. İnsanlık içinde bulunduğumuz bilgi çağında “oluşun” noksanlığını yaşıyor, güzel ahlaka, merhamete, sevgiye, hak ve adalete hizmet etmeyen bilgi insanlığı bahtiyar edemez.
Bazı şeyler birlikte güzeldirler. Mesala;
Beden ruh ile birlikte olursa yaşam olur.
Hidrojen oksijenle birleşince su olur.
Bilgi ahlak ile birleşince faziletler medeniyeti oluşur.
Aksi halde ahlaki değerlerden mahrum bir bilgi dünyanın en zalimlerini yetiştirebilir. Masum insanları öldürecek atom bombasını icat edebilir, kimyasal silahlar yapabilir. Lakin o bilgi gönüllere giren bir Mevlâna çıkaramaz, bir Yunus Emre, bir gönül insanı çıkaramaz. Bu da günümüzde olduğu gibi insanlığa saadet getirmez, felaket getirir. Bugün bunun müşahhas örneği modern dünyanın gözleri önünde acımasızca katledilen Gazze halkıdır.
Üç büyük semavi dinin kitapları Kur'an, Tevrat, İncil “haksız yere öldürmeyeceksin” diyor. Fakat üç dinin mensupları da iman ettikleri kitaptaki bu bilgiyi eyleme oluşa dönüştüremiyorlar. Katliamlar, cinayetler, işgaller devam ediyor.
Oluşun Önemi
Kur'an bize imanı ve bizim için ebedi saadete vesile olacak bilgiyi verir. Fakat örnek şahsiyet olarak peygamberimizi gösterir. Peygamberimiz Kur'an’daki bilgiyi oluşa dönüştürmüş yüksek şahsiyettir. Kitap bilginin kaynağıdır. Öğretmen bir şahsiyettir. Öğrenciye sadece kitap değil öğretmen de lazımdır. İnsanlar şahsiyete hayrandır. Çünkü şahsiyet bir oluş halidir ve bir tekamüldür. Uzun bir süreçten sonra oluşur. O süreçte bilgi olacak ahlak olacak erdem olacak ve insanlık için en faydalı olma kaygısı olacak. Batıda ihtida (İslama giriş) hareketleri Mevlâna gibi Yunus Emre gibi yüksek şahsiyetlere hayranlık neticesinde oluyor. Bugün en büyük noksanlığımız bilgiyi oluşa dönüştürememek. İslam hem bilen hem de oluşu gerçekleştiren İnsan-ı Kâmil istiyor. Hiçbir canlıyı incitmeyen hiç kimseden incinmeyen gönlü sevgiyle dolu kafası bilgi ile dolu insan istiyor.
İçinde bulunduğumuz çağda bilgiye ulaşma sorunu yok çünkü bilgi çağındayız. Bilgi değil ama oluş problemi var. Nice bilenler bildikleri ile amel etmekten yoksundurlar. Allâh-u Teâlâ bilgi ile amel etmemizi istiyor. Cenâb-ı Allâh bilgiyi oluşa dönüştüremeyen bildikleri ile amel etmeyen Yahudi alimlerini Kur'an'da şiddetle kınıyor. (Cuma suresi ayet 5) Bildikleri ile amel etmeyen Yahudi alimlerini kınayan Allâh bize bir mesaj veriyor. Bilgimiz kişiliğimizi iyi oluşturmazsa oluşa geçemezsek alimde olsak kınanmayı hak ederiz.
Ramazan iman ettiklerimizi ve doğru bildiklerimizi doğru yaşamayı ve içselleştirmeyi başarabilmemiz için bizi kampa alıyor. Bir iç muhasebesinden ve öz eleştiriden geçmemiz gerekiyor. Her mümini İnsan-ı Kamil ve yüksek şahsiyet konumuna yükseltmek istiyor.
Bilgiden oluşa ulaşmış insan; kendini bilen, Rabbini bilen, içinde bulunduğu çağı bilen ve sorumluluklarını bilen insandır. Tüm yaratılmışlara yaratandan dolayı hoşgörü ile bakan insandır. O incinse bile incitmeyen bir gönüle sahiptir. İnsanlığın özlemini çektiği insan bilgiyi oluşa taşıyan insandır.
Cenâb-ı Allâh bize doğru bilgiyi ve o bilgi ile oluşa ulaşmayı nasip eylesin.
Selam ve dua ile
Abdurrahman YILMAZ
Emekli İmam - Hatip