Köy Enstitüleri'nin, Türkiye'nin yüzde 80'inin köyde yaşadığı ve ülke nüfusunun yüzde 85'inin okuma yazma bilmediği dönemde çağdaş köy kalkınma modeline uygun olarak yapılandırıldığı ve "Eğitim üretim içindedir" şiarını benimsediği öğrenim kurumları olduğunu belirten Karavelioğlu, Köy Enstitüleri'nin gerçek anlamda öğrenci merkezli, öğrencilerin yaparak ve yaşayarak öğrenme sürecini ilke edindiğini söyledi.
Bugün yaşanan olağanüstü dönemde eğitimde aklın ve bilimin egemen olduğu, demokratik öğrenme ve öğretme ortamlarının hazırlandığı Köy Enstitüsü modelinin eğitimdeki ihtiyacının bir kez daha kendini hissettirdiğini ifade eden Karavelioğlu, Köy Enstitüleri'nin kapatılmasının Türkiye'nin çağdaş, laik ve bilimsel değerlerle buluşmasını engellediğini ve aydınlanma sürecinin ciddi anlamda kesintiye uğramasına neden olduğunu vurguladı.
Köy Enstitüleri'nin zengin ders içeriği ve öğretmen yetiştirme ve eğitim modelinin bugünün eğitim sisteminin önemli bir ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Karavelioğlu, Türkiye'de öğrencilerin iktidar eliyle imam hatiplere, özel liselere ve meslek liselerine yönlendirildiğini, öğretmenlerin ise angarya, baskı ve sınav kıskacına alındığını söyledi.
Karavelioğlu, günümüzde eğitim politikalarının siyasi iktidarların siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda "tek merkezden" ve tüm topluma yönelik açık bir dayatma olarak gündeme getirildiği ve uygulandığına dikkat çekerek, Türkiye'de eğitim sisteminin yıllardır neden büyük bir kaos ve çürümenin içinde olduğunun daha iyi anlaşıldığını ifade etti.