Vatan demek “ANA” demektir. Herkes anasını çok sever ama birileri var ki, anası için gözünü kırpmadan canını verir. Anası zarar görmesin diye, gecesini gündüzüne katarak ailesinden, sevdiklerinden, arkadaşlarından uzakta kalır. Sadece anası zarar görmesin, anasına kimse dokunmasın diye. Yeri ve zamanı geldiğinde de gözünü kırpmadan anası için canını verir. Onların adı şehadet şerbetini içen “ŞEHİTLERİMİZ “dir.
Bu vatanın; birliği, dirliği, bütünlüğü, huzuru ve güvenliği için gecesini gündüzüne katarak vatanın her bir köşesinde görev yapan güvenlik güçlerimiz bu vatanın en kıymetli evlatlarıdır. Geride gözü yaşlı analar, babalar, çocuklar, eşler… bırakarak vatanı için canını feda eden şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Kozan Ekspres Gazetesi olarak, vatan için canını veren şehitlerimizin geride bıraktığı emanetlerine sahip çıkmak, şehitlerimizi bir an olsun unutturmamak için yeni bir yazı dizisi açıyoruz. “CANAN YÜCEL İLE VATAN SİZE MİNNETTAR” yazı dizisiyle şehitlerimizin anısını yaşatmak, şehitlerimizin geride bıraktıklarının acısına ortak olmak için her hafta farklı bir şehidimizin ailesi veya yakını ile röportaj gerçekleştireceğiz.
Şehitlerimize ve emanetlerine sahip çıkma adına sorumlu gazetecilik gereği “CANAN YÜCEL İLE VATAN SİZE MİNNETTAR” yazı dizisine hoş geldiniz.
Türkiye Cumhuriyeti Diyarbakır'ın Sur ilçesinde bölücü terör örgütü tarafından tuzaklanan hendek ve barikatları kaldırmak için adeta savaş başlatmış, terör örgütünü Sur ilçesinden silmek için güvenlik güçleri askeriyle polisiyle gece gündüz demeden mücadele etmeye başlamıştı. Birçok kahraman, teröristlerin hain saldırısı sonucu şahadet şerbetini içti. Onlardan biri de, Kozan'ın Güneri Mahallesi'nde yetişip büyüyen 35 yaşındaki Ali Bulduk idi. Ceride bir çocuğu, eşi, anne ve babasını bırakarak Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki operasyona katılmıştı. Teröristlerin kurduğu hain pusu karşısında bacağından ağır yaralanmış, kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahaleye rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetmişti Özel Harekat Polisi Ali Bulduk.
Şahadet şerbetini içen Ali Bulduk’un haberi memleketi Kozan'daki ailesine, eşine ve çocuğuna acı bir şekilde verilmişti. Eşi Melek, 5 yaşındaki oğlu Bahadır, annesi Fatma ve babası Salih Bulduk acı haber karşısında adeta yıkılmış, dünyaları tersine dönmüştü.
Tayini çıkmasına rağmen kendi isteğiyle bir yıl daha Diyarbakır'da görev yapmak için kalmıştı Ali Bulduk. Teröristlerin hain saldırısı sonucu şehit edilen Özel Harekat Polisi Şehit Ali Bulduk, 17 Ocak 2016 tarihinde Kozan'da düzenlenen cenaze töreninin ardından Kozan şehitliğinde gözyaşları arasında toprağa verilmişti.
Vatan bir evladını daha kara toprağa göndermiş, geride gözü yaşlı aile bırakmıştı. Vatan için yani anası için canını feda eden şehidimiz Ali Bulduk’u rahmet ve minnetle anıyoruz.
Aradan geçen 6 yılın ardından Kozan Ekspres Gazetesi olarak, Ali Bulduk’un eşi Melek Bulduk ile annesi Fatma ve babası Salih amcaya ulaştık. Onların acılarına ortak olmak istedik. Yaralarını deşmek istemedik ama onlar gözyaşları içinde hala daha dünmüş gibi o günleri gözyaşları içerisinde anlatılar.
2008 yılında tanıştığı o zamanlarda Adana’da çevik kuvvet polisi olan Ali Bulduk ile 2009 yılında evlendiklerini söyleyen Melek Bulduk, şehit eşinin hiç kimseyi kırmadığını ve çok iyi bir insan olduğunu anlattı.
Çevik kuvvet polisliğinden ayrılıp özel harekat polisi olmak istedi Şehit Ali Bulduk. Eşi Melek, aldığı karara saygı gösterdi. Çok karışmak istemedi ama bir taraftan da sürekli görevde olacağı için özel hareket polisi görevini istemiyordu. Ali Bulduk, özel harekat polisi olmayı kafasına koymuş, sınavı kazandıktan sonra Ankara Gölbaşı'nda Özel Harekat Daire Başkanlığında eğitim almaya gitmişti. Eğitim görevini tamamlayan Ali Bulduk görev yeri olarakta Diyarbakır'ı seçti. 2012'den 2016 yılına kadar özel harekat polisi olarak görev yaptı. Şehit Ali Bulduk evlendikten sonra bir erkek evladı dünyaya geldi. İsmini babasının kurduğu Bahadır şimdilerde tam 11 yaşında. Eşinin oğlunu çok sevdiğini söylerken duygulu anlar yaşayan Melek Hanım, şehit Ali Bulduk’un çok yoğun bir çalışma temposu içerisinde olduğunu, boş vakitlerinde evde dinlenme halinde olduğunu dile getirdi.
“Haftada bir gün izni olurdu, onda da dışarı çıkmazdı. Sürekli evde bizimle vakit geçirirdi. İyi bir babaydı, oğlunu çok severdi.”
“Görevine Aşırı Düşkündü”
Melek Hanım, şehit eşinin görevine çok düşkün biri olduğunu, hatta yapılan bir ev baskınında kapıyı koluyla kırmak isterken kolunu kırdığını söyledi. Eşine görev esnasında değil, düşerek kolunu kırdığını söyledi Ali Bulduk. Melek Hanım, bunun bir düşme olayı olmadığını söyleyerek; “Kolunu kırmışsın” dedim. Daha sonrasında bana doğru olayı anlatmıştı. Hatta ben o zamanlar kendisine tepki göstermiştim. “Neden sen en önde gidiyorsun?” diye. Ben böyle tepki gösterince, “Ben gitmezsem, o gitmezse birbirimizi nasıl koruyacağız? “ demişti. “görevine aşıktı.”
O günü gözyaşları arasında anlattı
2016 yılının Ocak 15'inde eşi ile birlikte kahvaltı yaptıklarını, o günün çok güzel geçtiğini söyleyen Melek Bulduk, şehit eşinin akşam yemeği yedikten sonra görev için evden çıktığını bir daha da geri dönmediğini söyledi. Gün içerisinde herkesi arayıp helallik istediğini, yemekten sonra banyo yapıp abdest aldığını, namaz kıldığını, kendisiyle ve çocuğuyla helalleştiğini söyleyen Melek Hanım, 16 Ocak sabahında kendilerine çok yakın yerde olan Sur ilçesinde çok büyük şiddetli patlamaların geldiğini, o esnada da eşi Ali'yi aradığını ama bir türlü ulaşamadığını söyledi. Komşusunun kendisini o anda parka çağırdığını, herkesin Ali'nin vurulduğundan haberinin olduğunu ancak kendisinin hiçbir şeyden haberinin olmadığını. kendisine herkesin değişik tavırlar içerisinde davrandığını söyleyen Melek Bulduk, karşı komşusunun kendisini aradığını, eve giderek ne olduğunu sorduğunu, daha sonra da, “Eşini bacağından vurdular. Hastaneye gidiyoruz” dediğini gözyaşları arasında anlattı. Apar topar hastaneye giden Melek Hanım, saatler süren ameliyatın ardından kendinden geçmiş bir şekilde durumda iken doktorun “Eşinin bacağını kestik” dediğini ifade etti. Çok kan kaybeden şehit Ali Bulduk’un bacağı kesilmiş, Ankara GATA'ya tedavisinin devamı için gönderilecekti. Eşi Melek Hanım, gerekli hazırlıkları yapmış ancak akşam saat 10 sularında acı haber verilmişti. Dünyası yıkılan Melek Bulduk, gözyaşları arasında sinir krizleri geçirdi. Bir sonraki gün Kozan'da Özel Harekat Polisi Şehit Ali Bulduk için cenaze töreni düzenlendi. O zamanlar evladı Bahadır 5 yaşındaydı.
“Onunla beraberken bu kadar yorgun değildim”
Eşinin vefatının üzerinden yaklaşık 6 yıl geçen Melek Bulduk, onsuz geçen yıllarda çok yorgun düştüğünü ifade etti. “Yaşasaydı, bir babalık görevi vardı. Bir eşlik görevi vardı. Onsuz tek başımayım. Hem anneyim, hem babayım, hem de eşim. Tek başımayım. Ve çok yorgunum.”
Ateş düştüğü yeri yaktı
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde bölücü terör örgütü tarafından açılan ateş sonucu ağır yaralanan ve kaldırıldığı hastanede şehadet şerbetini içen Özel Harekat Polisi Şehit Ali Bulduk’un Kozan Güneri Mahallesi'nde yaşayan anne ve babası da hala acılarını kapatamadılar. “Ateş düştüğü yeri yakar” diyen anne Fatma Bulduk gözyaşları içerisinde sanki daha dün yaşanmış gibi oğlunu kaybettiği günün acısını yaşadığını söyledi. Çocukluğunda ailesine yardım eden Ali Bulduk sessiz, sakin ve bir o kadar da ailesine düşkün bir çocuktu. Başarılı bir eğitim hayatının ardından üniversite okuyan, Kahramanmaraş'ta 1 yıl sözleşmeli öğretmenlik yapan Ali Bulduk, daha sonrasında polislik sınavını kazanarak polis oldu. Bu olayları anlatan Baba Ali Bulduk, 5 evladından birinin erkek olduğunu onun da vatan için şehit olduğunu söyledi.
Devletin her daim yanlarında olduğunu ifade eden baba Ali Bulduk, evladının acısını bir gün olsun unutmadığını, her ay eşi Fatma ile birlikte oğlunun mezarına gittiğini, evlatlarının bir an olsun akıllarından çıkmadığını söyledi. Evlatlarının fotoğrafına bakarak gözyaşlarına boğulan yaşlı karı koca; “Ateş düştüğü yeri yakar. Bu acıyı hiç kimse bilemez. Allah bütün şehit analarına, eşlerine, babalarına, çocuklarına sabır versin” dediler.
Diyarbakır'da şehit edilen Özel Harekat Polisi Ali Bulduk’un adı da doğup büyüdüğü yaşadığı mahalledeki Güneri ilkokulu'na verilerek yaşatılıyor. Ayrıca şehidimizin adı okulda açılan kütüphaneye de verildi.
