CANAN YÜCEL


2025'e Girerken...

2024’ün sonlarına doğru yaklaşıyoruz…


2024’ün sonlarına doğru yaklaşıyoruz… İçimizde bir "off" var, öyle bir "off" ki, sanki 2025’in yeni cümlelerini kuramayacakmışız gibi hissediyoruz. Bütün o yaşadığımız zorluklar, acılar, kırık dökük ilişkiler ve yarım kalmış işler sanki göğsümüze, yüreğimize oturmuş. Bir türlü toparlanamadık, toparlanamıyoruz. Bir anlamda, biz insanlar, sanki 2024’ün son günlerine kadar yaşadık, ama yeni yıla adım atacak cesareti bulamayacakmışız gibi hissediyoruz.

Bir şeyler tıkandı, doğru. Acıların, caniliğin, zulmün kahrı altında kalan o koca dünya sanki yeniden tıkanmış bir boru gibi. Ve biz? Peki biz ne yaptık? Bir şeyler yapmak için ne kadar uğraştık? Kendimize dönüp bakmayı başarabildik mi? İçinden geçtiğimiz bu karanlıkta, biraz aklıselim kalabildik mi? Kendimize dürüst olalım… Hangi yarayı sarmayı başardık? Hangi açık dosyayı kapatabildik? Kaldı mı geriye bir umut? Umutlarımız ne kadar taze kaldı?

Her geçen yıl, bir yanıyla bir başka yılın hatalarına, kayıplarına, acılarına tanıklık ettiğimiz bir dönem oluyor. Ama bir başka yanıyla, her yıl bir umut taşıyor. Belki de 2025’i güzel yapmak için, 2024’ün geride bırakılması gereken acılarını, kayıplarını unutmaya değil, kabullenmeye ihtiyacımız var. Evet, bu yıl kolay geçmedi… Dünya o kadar çok yara aldı ki… Ama acaba biz insanlık olarak bir şey öğrendik mi? Acılarımızdan, ölümlerimizden, kanımızdan, gözyaşımızdan bir ders çıkardık mı?

Şimdi, 2025’e doğru adım atarken, sormamız gereken soru şu: Geride bırakacak ne kaldı? Yani, neyi geride bırakacağız, gerçekten? O kadar çok yarım kalmış iş, kaybedilmiş değer, kırılmış kalp var ki, birçoğumuz, belki de bu yeni yıla biraz daha ağır adımlarla gireceğiz. Ama bu acılar, bu kayıplar, yeni yıla bir anlam katacak mı, yoksa daha da derinleşecek mi? İşte asıl mesele burada.

Hep diyoruz ya, "güzel yol almak istiyoruz, kardeşliği, birliği bilmek istiyoruz" diye. Evet, bu doğru. Ama bunu gerçekten istiyor muyuz? Bunu yapabilecek cesaretimiz kaldı mı? Zihnimizdeki korkuları, önyargıları, sevgisizliği geride bırakıp, kardeşlik içinde bir adım atmayı başarabilecek miyiz?

Bunu soruyorum, çünkü 2025’te de aynı acılarla mı geçeceğiz, yoksa gerçek bir değişim yapacak cesareti bulacak mıyız?

Evet, dünya çok zor bir yıl geçirdi. Çok acı yaşadık. Ama belki de yeni bir yılı, yeniden başlamak için bir fırsat olarak görmeliyiz. Acıları geride bırakıp, o açık dosyaları kapatarak… Güzellikleri görmek, kardeşliği bilmek ve bu dünyada gerçekten güzel bir şeyler yapmak için adım atmayı öğrenmek zorundayız.

2025'e girerken, soruyorum: Dertlerimizi geride bırakabilecek miyiz?

Gelin, bunu başaralım… Birlikte.