Ayça YAVUZ


ADANA´DA YAŞAMAK


Çukurova´nın bereketli topraklarında,yaz aylarında güneşle kıran kırana savaşmaktır.Kardan adam yapabilmek için yayla yollarını tutmaktır. Karlı olan yayladan sucuk mangal partisi yapmadan da dönmemektir.

Dostun acı söylemek yerine acılı Adana söylediği bir şehirde yaşamaktır. Sokaklar mangal dumanları tarafından istila edilmişken vejetaryen olmanın neredeyse imkansız olduğunu bilmektir.

Adanaspor ve Adana Demirspor´u aynı anda tutmanın mümkün olmadığını anlamak, ?El Kebabiko? derbisiyle ezeli rekabeti iliklerine kadar hissetmektir.

Cıncık,çimmek,dinelmek,kındırmak,gadasını almak,anarya,zibil,küncü,bider,manık,mintan,duzsuzluk,banadura,kındırık,naylon,teker gibi kelimelerin anlamını bilmeyenlere ; ?Dayı sen de naadar cahilmişsin? demektir. Adana Dili ve Edebiyatı benzersiz emsalsizdir.

Önceki güne ?beriki gün?, sonraki güne ?devrisi gün? ; çok şaşırılan durumlar karşısında verilen ilk tepkinin ise istisnasız ?aboov? olarak ağızdan çıkıvermesidir.

?Gardaş? demenin,dosttan da kardeşten de daha öte bir anlam ifade ettiğini bilmektir.

Bomba olduğu konusunda şüphelenen çantaya hiç korkmadan tekme atmak,bomba ihbarı yapılan bölgenin etrafını tüplerle çevreleyip bariyer oluşturarak vatandaşı tehlikeli bölgeden uzaklaştırmaya çalışmak hatta yakalanan canlı bombayı öldüresiye dövmektir.

Caddeleri ve refüjleri , turunç ve limon ağaçlarıyla Medeniyetler Şehri Kozan´ı ise daha çok portakal bahçeleriyle dolu olan bu topraklarda yaşamak,özellikle Mart ayından Nisan ayına kadar onların mis kokularıyla baharı karşılamaktır.

Pamuğun,limonun,portakalın,dünyanın en yaşlı köprüsü olan Taş Köprü´nün,kebabın,şırdanın,bici bicinin ve şalgamın ne kadar kutsal olduğunu bilmek,dikenli incir ve kangal zamanını dört gözle beklemek ve bunları sevdikleriyle paylaşmaktır.

Buğdayı biçen emminin,pamuğu toplayan teyzenin,karpuz hasadı yapan delikanlının,narenciye toplayan emekçi insanların paha biçilemez emeklerine şahit olmaktır.

Rahmetli Sakıp Sabancı´nın yaptırdığı Sabancı Camii´ne gidip dizaynıyla ve konumuyla sizi büyüleyecek bu güzide camiide ibadetinizi gerçekleştirdikten sonra bahçesinde meyan kökü şerbeti içip şifa bulmaktır.

Adana´nın nesi meşhur denildiğinde Orhan Kemal´i, Yaşar Kemal´i diyebilmektir. Orhan Kemal´in ?Bereketli Topraklar Üzerine´ adlı kitabının ve Yaşar Kemal´in ?İnce Memed´ romanının Çukurova topraklarının medari iftiharları olduklarınıı bilmek ve şeref duymaktır.

Adana´nın doğuda değil Akdeniz Bölgesinde olduğunu ve denize kıyısı olduğunu, hatta İncirli,Botaş,Ayas,Tuzla,Yumurtalık plajlara sahip olduğunu bilmektir.

Türkiye´nin en büyük kampüsüne sahip manzarasıyla kartpostalları aratmayan tek üniversitenin Çukurova Üniversitesi olduğunu bilmektir.

Hava durumları nedeniyle okulların tatil olmadığı tek şehirdir. Adanalı kara kış nedir bilmez.Kış aylarında bile çoğunlukla tişört ve mevsimlik montlarla gezmek demektir.

Dünya bir mutfaksa başkenti Adana olurdu. Zengin ve bol çeşitli mutfağıyla,en az 5 çeşit ikram salatalariyla,çeşitli kebap çeşitleriyle,sakatat türevleriyle,yöresel ve yerel sayısız ana yemekleriyle,tatlılarıyla aç kalmanızın mümkün olmadığı tek yerdir. 7/24  yiyecek kendine has lezzetlere sahip olmak,tadına varmaktır. Tablacı kebapçılar şehrin olmazsa olmazıdır.

Içerisinde rengarenk ve çok sayıda organize edilen festivallerin tadına varmaktır. Portakal Çiçeği Festivaliyle kendini Rio karnavalında hissederken, Altın Koza Film Festivaliyle kendini Cannes Film Festivalinde gibi hissetmektir. Bunun yanında Kebabın ve Şalgamın festivalini yapıp davul zurna eşliğinde doyasıya eğlenmektir.

?Adana´lıyık Allah´ın Adamıyık? cümlesini Adana´lı olmasan bile kendini dolu dolu söylerken bulmaktır.