Esselamün aleyküm. Kıymetli okurlarım. Geçen hafta Allah korkusu ile ilgili sohbetimize başlamıştık. Konu o kadar geniş içerikli ki yazmakla bitmez. Bu yazımda devam etmeye çalışacağım. Allah korkusunun 7 alameti var demiş ve birincisini yazmıştım. Şimdi ikincisinden devam edelim.
İkincisi; kalpte vücut bulur. Mümin bir kul, kalbinden düşmanlık, iftira ve kardeşlerine karşı hasedi çıkarıp atar. Zira haset hakkında Resulullah şöyle buyurmuştur: ? Ateş odunu nasıl yakarsa kıskançlıkta iyilikleri öylece yok eder.? Bilesiniz ki haset (kıskançlık) kalpte bulunan büyük hastalıklardandır. Kalp hastalıklarının tedavisi ise ancak ilim ve Salih amelle olur. O halde değerli dostlar, gerçek bir mimin, iyi bir insan adam gibi bir adam olabilmek için önce kalbimizden kötü duyguları kini, nefreti, haseti, fesadı, kıskançlığı, çekememezliği çıkarıp atıp bizleri yaratan, hayat veren, doyuran, koruyan Allah´ a karşı vaziyetlerimizi güzelce yapmak Salih amel işlemek ve insanlara karşı iyi niyetli mütevazi hayır sever bir insan olarak yaşamalıyız.
Üçüncüsü; gözde ortaya çıkar. Allah korkusu taşıyan kul, haram yiyeceğe, içeceğe ve diğer haram olan şeylere bakmaz. Onun gözleri harama karşı kapalı olur. O dünyaya ihtiras ve istekle değil de ibret ve ders almak için bakar. Kendine helal olmayan şeye bakmaz. Zira Resulullah şöyle buyuruyor; ? Kim gözünü haramla doldurursa Allah (c.c) da onun gözünü kıyamet günü ateşle doldurur.?
Değerli dostlar; bunlar çok ciddi ve önemli ikazlar. Gerçekten inanıyorsak, gerçekten dinimize saygı duyan birer Müslüman isek bu ikazları duymamak, basite almak, kaygılanmamak, günahları umursamadan yaşamak Allah korusun çok tehlikeli ve sonu vahimdir. Rabbim cümle inananlara feraset, şuur ve günahlarından dönüş nasip eylesin. Allah´ a emanet olun. Selam ve dua ile.
SEN
Kalıbının adamı ol hemşehrim.
Hep hafif işlerin peşindesin sen.
Çok acıda olsa gerçeği derim.
Nice padişahın yaşındasın sen.
Kursağın haramda gözün oynaşta
Senin aklın ne yaşta ne başta
Hayallerin umutların haraçta
Fakir fukaranın aşındasın sen
Kalıbın yüzlük ya kilo döğmezsin
Geçmez akçe bir kuruşa değmezsin
İtibarı fazileti sevmezsin
Ayla´ nın Hülya´ nın düşündesin sen
Gözlerin her şeyi gördü zannetme
Gönlünün murada erdi zannetme
Kendini bir yere vardı zannetme
Yürünmeyen yolun başındasın sen
Ayakların sabit durmuyor hakta
Kaç kere uyandın sanki imsakta
Öğünmemiş pişmemişsin ocakta
Daha değirmenin taşındasın sen
Armağanım kim olduğun bil yeter
Silkiniver kendine bir gel yeter
İlkbaharda çiçeklerle gül yeter
Zemherin kara kışındasın sen

