Edibe GÜLNAR


ANNE VE ANNE ŞEFKATİ

Bizlere can veren, kol kanat geren, hayata tutunmamızda bizlerin her daim yanında olan annelerimiz. Değil bir günde onların gününü kutlamak, her daim onlar kutlamayı hak ederler.


Bizlere can veren, kol kanat geren, hayata tutunmamızda bizlerin her daim yanında olan annelerimiz. Değil bir günde onların gününü kutlamak, her daim onlar kutlamayı hak ederler.
Anneler gününü ortaya çıkarmak aslında duyarsızlık anlayışının bir örneğidir. Bu günlerde birilerinin para kazanma hırsı ile ortaya attığı gündür Anneler Günü. Dolayısıyla anneleri sadece bir güne hapsetmek doğru olmaz. Bunu söylerken Anneler Günü’ne karşı değilim. Yanlış anlaşılmasın. En azından bu günde annesini hatırlamayanlar zorunlu olarak da olsa annelerini hatırlıyorlar!
Küçük yaşta annesini kaybedenler için bazen Anneler Günü kâbus oluyor. Çocuklarını kaybetmiş olan anneler ve babalar var ki bunlar da bu gibi günlerde acılarını bir kez daha yaşıyorlar!
Şehit anneleri bu günde ‘Oğlum bana gelemiyor, ben ona gideyim’ diyerek çiçeğini alıp mezarlığa gidiyor. Acıyı yaşıyorlar ama evlatlarına da hayır duası ederek dini görevlerini yapmış oluyorlar. Yani karmakarışık bir durum aslında bu gibi günlerde duyulan heyecan.
Anne, eştir, aşçıdır, temizlik görevlisidir. Sağlık görevlisi, hemşiredir, öğretmendir. Çocuklarının ödevlerine yapabilecek kadar sorumluluk duygusu yaşar. Maaşsız memur, sigortasız işçidir. Toplumun temel dayanağıdır. Ayakları öpülecek, Cennet ile müjdelenen varlıktır. Toplum Cennet’in annelerin ayakları altında olduğuna inanır.
Diğer yandan bakacak olursanız evlatlarından dayak yiyen anneler var maalesef ülkemizde. İyi de, ey Cennet’ten nasibini almamış erkekler, çocuklarınızın annelerini niçin dövüyorsunuz, niçin bıçaklıyorsunuz?
Eşini sokak ortasında döven, öldüren beyler. Niçin böyle davranıyorsunuz?
Şiddet ile yoğrulan erkekler. Neden kadınlara yönelik böyle akıl almaz tavırlar içine giriyorsunuz?
Bir üniversite hocasının bundan bir süre önce kaleme aldığı bir yazıyı okudum. Çok ilginç buldum. Sizinle de bu üniversite hocasının düşüncelerini paylaşmak istiyorum. Hocamız Anneler Günü’nde bir kitapçının vitrininde ‘Anneler Gününde annenize kitap hediye edin’ ifadesini okumuş. Girmiş kitapçıya ‘Müşterileriniz annelerine en çok hangi kitabı hediye ediyorlar?’ diye sormuş.
Cevap: “Yemek kitabı hediye ediyorlar” şeklinde olmuş. Küçük oğlanlar annelerine futbol topu, basketbol topu hediye ederler. Demek ki büyüdüklerinde de yemek kitabı hediye ediyorlardı. Bence bu hediye, toplumun anneyi konumlandırdığı yerin göstergesidir; mutfak!
Yine bu akil insan yazısını şöyle sürdürüyor.
“Ünlü bir şarkı vardı, “Başkasının malısın, arkadaşımın aşkısın” diye başlıyordu. Bu ifade o yıllarda kimseyi rahatsız etmemişti, o günün bakış tarzında doğaldı, söz yazarı da kötü niyetli değildi, muhtemelen kafiyeyi tutturmak için öyle yazmıştı. Ancak şimdi, kafiye tutmuştur ama kadına yönelik bu algılamayı gözümüz tutmamaktadır. Çünkü mal, eşya demektir.”
Baktığınız yer önemli her şeyden önce. Anneye, kadına nasıl baktığınızın önemli olduğunu ifade etmeye çalışıyorum.
Anneler Günü’nde hep hüzünlenirim. Annesizliğin ne olduğunu iyi bilirim. Başkalarına gıpta ile bakan çocukların durumunu da iyi bilenlerdenim. Sebep ne olursa olsun, nereden bakarsanız bakın Anneler Günü’nde annenizi hatırlamanız, onlara anne olduğunu hatırlatmanız güzel duygudur. Büyük hediyeler almayabilirsiniz. Onların gönlünü almak da güzeldir. Mutlu eder insanı.
Bir anne olarak da evlatlarınızın sizin anneler gününüzü kutlaması sizi mutlu eder. Ben bu mutluluğu yaşayanlardanım.
Herkesin anneler gününü bir kez daha kutluyorum. Anneleri ne olur başınızın tacı yapın. Kaybettikten sonra daha iyi anlayacak duruma gelmeden, yaşarken annenize, eşinize, anne olacaklara sarılın. Sahip çıkın, koruyun kollayın. Bütün zorluklara rağmen ne olur bunu yapın…