Kurtuluş KILINÇ


ASGARİ ÜCRETİ ARTTIRMASINLAR

Son günlerde sadece siyasetçilerin değil, dost sohbetlerinin de bir numaralı konusu asgari ücretin ne kadar olacağı.


Son günlerde sadece siyasetçilerin değil,  dost sohbetlerinin de bir numaralı konusu asgari ücretin ne kadar olacağı. Bilinçli mi yapılıyor bilmiyorum ama iktidar 2001’den bu yana en yüksek asgari ücretin verileceğini söylüyor. Hatta bir bayram havasından söz ediliyor.
Muhalefet belki de iktidarın bu çıkışları nedeniyle bu kez topa daha uzaktan müdahale ediyor. Hâlbuki bence Kemal Kılıçdaroğlu’na bugünkü popülaritesini kazandıran konuların başında asgari ücret konusu geliyor. Hatırlayın 7 Haziran 2015 seçimlerinden önce Kılıçdaroğlu 949 TL olan net ücretin iktidara gelmeleri halinde 1500 TL’ye yükseltileceğini vaat etmişti. (Emeklilere her dini bayramda bir maaş ikramiye konusu da o seçimlerde Ak Parti'nin tek başına iktidar olamamasına vesile olan bir başka önemli faktördü ama konumuz bu değil.) Demek ki muhalefet liderleri, bu yıl asgari ücret ile ilgili tartışmaların kendilerine oy olarak döneceğini düşünmüyor. Bunun tek istisnası Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan. Son zamanlarda alternatif çıkışlarıyla önemli bir başarı yakalayan ve kamuoyunun desteğini ardına alan Fatih Erbakan geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada asgari ücretin yüzde 70 arttırılması gerektiğini söylüyordu.
Madem konu asgari ücrete geldi o zaman en az diğerleri kadar bahsetmemiz gereken bir kişi daha var. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca asgari ücrete en yüksek zammı yapan sendikaların istediğini elinin tersi ile itip daha fazlasını veren ve bunu sadece asgari ücretliler için değil, memurlar, askerler ve çiftçiler için de gerçekleştiren o kişi; 54. Hükümetin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan. Merhum Erbakan paradan para kazanan baronları sistem dışına itmeye çalıştı ancak koalisyon ortağının dik duramaması neticesinde iktidarını kaybetti. Sonra da 28 Şubat darbesi yaşandı. Eğer 28 Şubat darbesi olmasaydı, Erbakan kısa sürede yaptığı çalışmaları uzun vadeye yaysaydı herhalde bugün çok daha başka şeyleri konuşuyor olacaktık. (Hadi müzmin Erdoğan muhaliflerine de bir 'keşke payı' verelim; Eğer o hain darbe olmasaydı belki de bugün Recep Tayyip Erdoğan da olmayacaktı. O günlerde çok kızdığınız bugün ise dualarla andığınız Necmettin Erbakan’ı hükümetten devirenler sizin de en büyük düşmanınızdır.)
Necmettin Erbakan’dan sonra bir daha hiçbir hükümet Erbakan kadar cesur olamadı. Her dönem kısmi zamlar yapıldı ancak asgari ücret hep açlık sınırında kaldı. Biz de her sene sonunda bir ay boyunca asgari ücreti konuştuk durduk.
Hâlbuki konuşulması gereken asgari ücrete yapılacak zam değildir. Asgari ücrete zam yapmaya dahi gerek olmayabilir. Sadece vatandaşın huzur ve refahını arttıracak kısmi düzenlemeler hepimize yetebilir. Bunun için de yapılması gereken şey çok basittir; ekonomik istikrarı sağlamak ve paramızın değerini korumak. Gerçi bunu söylemek basit ancak uygulamak zor olmalı ki hala başaramadık.
Eğitimde olduğu gibi ekonomide de Ak Parti maalesef deneme yanılma sonra bir daha deneme şeklinde bir sistemlerle yoluna devam ediyor. Bugün uygulanan politika yarın bir anda değişebiliyor. Böyle olunca şimdiki uygulamaların hepsi çöpe gidiyor. Para, zaman, emek boşa harcanıyor. Sonra sil baştan yeniden bir sistem ve yeniden emek, zaman ve para israfı.
Her geçen gün zam haberi almadığımız neredeyse hiçbir ürün yok. İşin kötüsü şu; Dünya küresel bir ekonomik krizin içerisinde. Bunu kabul ediyoruz ancak bu krizlerden her zaman en çok etkilenen ülkelerden birisi olmak istemiyoruz. Bunun için de ekonomik istikrarın sağlanmasını ve paramızın değerinin korunmasını istiyoruz.
Eskiden küçük Amerika, sonra küçük Avrupa olma hayali kuran iktidarlara karşılık Ak Parti son zamanlardaki uygulamalarıyla ülkemizi küçük Çin yapacak şekilde ilerliyor. Şimdiden söyleyeyim bizim ihtiyacımız olan ucuz iş gücü pahalı hayat değildir. Bizim şimdiki anlamda ağır sanayiye de ihtiyacımız yok. Savunma sanayinde yakaladığımız başarıyı hayatın her alanına yaymamız, başta yazılım olmak üzere gençlerimizi özellikle programlama dillerine yöneltmemiz lazım.
Tarımı, hayvancılığı kurtaralım ve koruyalım yeter. Bir yerlere illa bir şey satacaksak yazılım satalım. Program satalım. Bilişim satalım. Bırakalım artık domates soğan satarak üç kuruş kar elde etme çabalarını. Ağır işçilik/sanayi ürünlerini dışarıya satarak kazanacağımız para ülkemizi kalkındırmaz ancak ihracatçıyı kalkındırır. Kısmen cari açığı düşürür belki fakat halka çok fazla, kalıcı bir faydası olmaz.
Akılcı uygulamalar ve yönetimle ancak vatandaşımızı bu sıkıntılardan kurtarabiliriz. Ekonomiyi düzeltir, faiz belasından da kurtulursak ancak o zaman düzlüğe çıkarız. Bunun için de istikrar şart. Gelişmiş ülkelerin hangisinde asgari ücret bu kadar konuşuluyor? Biz de artık konuşmayalım