Toplumun en çürümüş yanlarından biri, görmezden gelmektir. Engelli vatandaşlarımızın sesi olmak, bu sessizliğe karşı bir duruştur.
Engellilik, sadece bedensel ya da zihinsel bir durum değil; toplumun bakışında, dilinde ve tutumlarında gizli, görünmeyen bir aynadır. 10-16 Mayıs Engelliler Haftası vesilesiyle, gerçek engelin nerede başladığını ve nasıl aşılabileceğini hatırlamak için bir durup düşünelim…
Nasıl bir olguya sahibiz gerçekten?
Zihnin kulvarında kulaç atan düşüncelerimiz bazı şeylere engel olmuyorsa, belki de hayatın gerçek engelleri sandığımız kadar dışarıda değil, içeridedir.
Engellilik; toplumun göz ardı ettiği, çoğu zaman yanlış anladığı bir farklılıktır. Görmek istemediğimizi gösterir, unuttuğumuzu hatırlatır: Hepimiz bir bütünün farklı parçalarıyız.
Engelliler Haftası, sadece farkındalık yaratmak için değil; fark etmeyi, empatiyi büyütmeyi ve erişilebilir bir yaşamı savunmayı öğrenmek için bir fırsattır. Aslında bir çağrıdır: İnsan onurunu hep birlikte yüceltelim.
Unutmayalım, asıl engel rampasız bir kaldırımda değil, anlayışsız bir bakıştadır. Asıl engel eksik uzuvlarda değil, eksik sevgidedir.
Engelli çocuklara sahip ebeveynler için yaşam ve mücadele zaten yeterince zorken, çevrenin tutumu bu zorluğu daha da derinleştiriyor. Çocuklarının engelli bireylerle bir arada olmasını istemeyen ebeveynler, aslında zihniyetsizliğin ördüğü görünmez duvarları yükseltiyor. Bu duvarlar hem o aileler hem de çocukları için en büyük engeldir. Ne yazık ki toplumumuzda hâlâ dışlamak, ötekileştirmek sıradan bir tavır haline gelmiş durumda.
Oysa el uzatılması, empati kurulması gereken yerde yargılamak; yardım etmek yerine uzak durmak, ne insanîdir ne vicdanî.
Bu tutumları ben de yaşadım. Ani bir rahatsızlık sonucu dört-beş yıl boyunca yürüyemedim. Ayağa kalkmam zaman aldı. O süreçte fiziksel olarak ölmedim belki ama insanların acıyan bakışları, dışlayıcı yaklaşımları beni ruhsal olarak çok yıprattı. İşte o zaman anladım: Asıl engel bedenlerde değil, zihinlerdedir.
Çünkü zihniyet yoksunluğu en vahim örnektir buna...
Herkes bir engelli adayı ....Başımıza ne geleceği bilinmez.
Buradan bir çağrı yapmak istiyorum:
Sadece dernekler değil, bulunduğumuz şehirlerdeki belediyeler, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları da engelli bireyler için daha fazla sorumluluk almalı. Onları topluma kazandırmak bir lütuf değil, bir insanlık borcudur diye düşünüyorum.
Bu hafta vesilesiyle sadece engelli bireyleri değil, hayatla onurlu bir mücadele veren herkesi selamlıyorum. Çünkü bazıları yürüyemese de, yüreğiyle dünyayı arşınlıyorlar.
Sevgilerimle ...