Özcan ALADAĞ


BİR HAYATIN ANOTOMİSİ

İnsan doğar, büyür, hayatın en anlamlı günlerinde güzel hizmetlere imza atar. Gün gelir hizmetleriyle anılır, sayılır ve sevilir. Sonrasında da bu yaşamda bıraktığı eserleriyle anılarak ahrete intikal eder.


İnsan doğar, büyür, hayatın en anlamlı günlerinde güzel hizmetlere imza atar. Gün gelir hizmetleriyle anılır, sayılır ve sevilir. Sonrasında da bu yaşamda bıraktığı eserleriyle anılarak ahrete intikal eder.

Bir çırpıda izah ettik koca bir ömrü baksanıza…

Oysa yaşam o kadar kısa zamana sığmayan bir süreçtir. Eğer siz süreyi doğru yöntemle kullanıp başarı ile süslerseniz o vakit yaşam anlamlıdır.

Bugün sizlere bir hayatın anatomisinden bahsedeceğim. Bir yazar yaşamla ilgili ilginç bir cümle kurmuş. “Yaşamın bütün sorumlusu sizsiniz. Siz nasıl isterseniz yaşamınız öyle şekillenir”

Cümlenin ilginç olan yanı, bizim elimizde olan yaşamda elimizden gelmeyen nedenler ile yaşamımızın şekillenmesine sebep olanların varlığıdır.

Örneğin bizi yönetenlerin bizim üzerimize biçtikleri elbiseyi giymeme zorlanmamızdır. Onların kötü yönetimlerinin sonrasında yaşadığımız olumsuzluklardır.

Önceki gün bir arkadaşım ile görüştüğümde bir yönetim anlayışının varlığından bahsedip duyduğu rahatsızlığı bana dile getirdi. Ankara’da evi olup iki yıldır evinde oturmayan ve başka bir vilayete taşınan bu arkadaşıma pandemi nedeniyle su saatlerini okuyamayan Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin su idaresinin su sarfiyatı varmış gibi para tahakkuk ettirip bunu da otomatik ödeme talimatı ile tahsil etmesinden bahsetti bana.

Gel de şimdi yazarın söylediğine inan ve doğrudur diye tasdik et!

Yaşamın bütün sorumlusu biz miyiz? Bu faturayı hak etmediği halde yani su sarfiyatı olmadığı halde, sayacın üzerinde bir ton su dahi sarf edilmeden 300 liraya yakın parayı tahsil edenler bizim yaşamımıza müdahil olup nasıl hareket edeceğimize karar vermiyorlar mı?

Otur şimdi ayıkla pirincin taşını…

Elektrik faturası getir, dilekçe yaz. Paraya ne olacak? Ona daha sonra bakarız!

Yaşamda böyle sıkıntıları bize yaşatıyorlar maalesef. Biz ise olup bitenlere seyirci kalmamak adına müdahil oluyoruz ve yurttaş olarak başkalarının vermiş olduğu zarardan dolayı rahatsızlık duyuyoruz.

Karar veren mercide her fert kendisi olmayacağı için verilen kararlara uymak durumunda kalıyoruz. Durum bu…

Yerel yönetimde ömrü geçen, hayatını yerel yönetimlere adayan bir insanın yıllar sonra yanlışlıklarından ve haksız uygulamalarından kaynaklı mağduriyeti yaşayan insanların olduğunu görüp bunların da bu mağduriyetten kurtulmak adına nasıl çırpındıklarına şahitlik edince ‘Allah sizi ıslah etsin’ diyerek son cümleyi söyleyin kenara çekilip izlemek durumuna geliyorum.

Birlikte yaşamanın sorumluluğunu herkes kaldıramaz. Her insan sorumluluklarını yerine getirir iken başkalarının haklarını da korumak adına tavır sergileyemez. Sanırım bütün sorun burada…

Yerel seçimlerin üzerinden 20 aya yakın zaman geçti neredeyse. Çevrenize, beldenize ne ektiler? Neyi biçtiler? Diye bir soru sorun kendinize alırsınız yanıtınızı…

Yani yaşamın bütün sorumlusu biz değiliz. Bizim hayatımızı yönlendiren, nasıl yönetileceğimize karar verenlerdir…

Yazar çok iyimser cümleler kurmuş…

Bu güzel kentte yaşamın güzel olması için ne olur her şeyi güzelleştirelim.