Yıl 1920… Anadolu toprağının her karışı işgal altında, umutlar yorgun ama kalpler dimdik. Kozan ise Çukurova’nın yüreğinde, direnişin sessiz çığlığı olmuş bir şehir. Üç gün sonra günlerden 2 Haziran. Tarihin tozlu sayfalarında bir gün gibi görünse de, Kozan için bir milletin yeniden doğuşunun adıdır bu tarih.
Her yıl bu zamanlar, Kozan’ın taş sokaklarında dolaşırken hayalimde hep aynı sahne canlanır: Eli silah tutan delikanlılar, anaların duaları, çocukların korkuyla karışık bakışları ve hepsini gölgede bırakan o inanç… “Bu topraklar bizim, kimseye vermeyiz” diyerek direnen bir halkın azmiyle, 2 Haziran 1920 sabahı, düşman buradan sökülüp atılmıştır.
Kozan, yalnızca düşmandan değil, çaresizlikten, esaretten ve umutsuzluktan da kurtulmuştur o gün.
O kahramanların birçoğunun adı bile bilinmez belki. Ama her biri, bu toprağa yazılmış isimsiz bir kahramandır.
Bugün Kozan’da özgürce yürüyebiliyorsak, çocuklarımız barış içinde oyunlar oynayabiliyorsa, o gün gösterilen cesaret sayesindedir. Bu yüzden 2 Haziran sadece bir tarih değil, her Kozanlının yüreğine kazınmış bir acıda olsa sevinç çığlıklarının Kozan sokaklarını inlettiği bir zafer günüdür. Ey Kozanlı! Her 2 Haziran’da başını göğe kaldır. Unutma; bu topraklara özgürlük düşmedi gökten. Kanla, terle, inatla sulandı her karış. Ve senin görevin, o kahramanlara layık olmaktır.
Kutlu olsun kurtuluşun, güzel Kozan. Ruhları şad olsun seni özgür kılanların. Bu aziz hatıra, yüreğimizde sonsuza dek yaşayacak. Unutmadık, unutturmayacağız, unutturmayın…