Faruk YİĞENOĞLU


CİĞERLERİMİZ KÜL OLDU

Havaların ısınmasıyla başlayan yangınlar içimizi yakıp geçiyor.


Havaların ısınmasıyla başlayan yangınlar içimizi yakıp geçiyor. Şu ana bu kadar çok ciddi olarak yaşanmamıştı ilçemizde. Ama cumartesi günü gece saatlerinde farklı 3 mahallede başlayan yangınların poyraz şiddetiyle aynı yerde 5.kez çıkan yangınla ciğerlerimiz küle döndü.

Her yıl belirli sebeplerle çıkan yangınlar can ve mal kaybı olmadan atlatmanın sevincini yaşarken giden o kadar ağacımıza elden bir şeyin gelmemesi de içler acısı.Buna sebep olanlar ormanlarımızı yok etmek nasıl bu kadar kolay olabiliyor? Kim bilir hangi sebepten çıktığı belli olmayan yangınlarımızın birçoğu akli dengesi olmayan, helikopteri merak eden çocuklardan, çoğunda kasıtlı yakanlardan kaynaklanıyor maalesef.

Çok mutlu oluyor musunuz uzaktan seyrederken bu yanan ormanların kat ve kat fazlasında yanacağınız aklınıza gelmiyor mu?

Yakılan ormanlar hayatla aramızdaki uçurumu derinleştirirken olay yerindeki yaşanılan kareler içler acısı. Kuyubeli mahallesinde başlayan yangının hava şartları nedeniyle ve ayrı noktalardan kasıtlı yakılmasından dolayı aşağı kısımda bulunan Çamlarca, Acaryayla, Boztahta, Karahamzalı, Çürüklümahalleleri haritan silinmiş adeta.Karahamzalı mahallesinde teyzemin feryat figan da gözler önünden gitmeyecek derecede; 3 ineği, 7 keçisi ve evi giden teyzemin 26 yılının gittiğini dile getirirken onun gibi birçok hemşerimizdemağdur durumda. Özellikle köylerinde eser kalmayanların kurtarabildikleriyle kaçmak mecburiyetinde olmaları da boyutun durumunu özetlemektedir.

Oysa bir çam ağacı 10 kişinin bir yıllık oksijen ihtiyacını karşılar. Yüz dekarlık ağaçlık alanın emdiği karbondioksit, bir otomobilin bin kilometrelik yolculuğunda yaydığı karbondioksite eşit.
Yakılan ormanlar iklim değişikliklerinin de gerçek sebebi. Nem oranlarının her yıl daha öldürücü biçimde kendini göstermesinin sebeplerini başka yerde aramayalım. Teknolojik aletlerden çocuklarımıza yeteri kadar ultraviyole ışını yayılırken, ormanların bu ışınlardan çocuklarımızı korumakla yükümlü olduğunu da unutmayalım.Ama teknoloji insanlara bildiklerini unutturmanın hizmetinde artık. Ekranlarda orman yangınlarının haberleri birkaç saniye sürerken, falanca dizinin filanca züppesinin haberine dakikalar ayrılıyor.Bunun adına da “şartlar artık böyle gerektiriyor” diyorlar. Hafife alınan gerçeklerin ödettiği gerçekler içindir ki. “Bir martı uçak düşürür” sözü gibi başka bir sözde yazımı yazarken“Yakılan orman herkesi yakar!”aklıma geldi bir an.

Bize düşen el ele birlik ve beraberlik içinde yaralarımızı sarmak olacaktır. Fidanlarımızı dikmede halk ile birlik olup yaralarımızı birlikte sarabilelim. Nihayetinde yeşil alanımızı yeniden onarma adına seferber olalım. Devletimiz hamdolsun ki gerekeni yapma noktasında sonuna kadar halkının yanında olduğunu gösterdi göstermeye devam edecektir. Gereken yardımları elini taşın altına koyarak gerek sivil toplum kuruluşlarının gerek iş insanlarının da birlik içinde hareket edeceğini biliyoruz. Bizler de belirli yardım kampanyaları için elimizden gelenin fazlasını yapmaya çalışacağız. Olması gerektiği için değil bizler iyi günde kötü günde birbirimizin ihtiyaçlarını karşılayan bir toplumun gelenek ve göreneklerini yaşadığımız için böyle bir ümmetin soyundan geldiğimiz için bunları yapmak bizlerin birer borcu ve görevidir.

Gözüme çarpan en güzel kareden de bahsedeyim. İlçe karakolunda teyzemizi videoya alan haber müdürümüz Emrah Ataş karesine düşen iyi ve kötü günde ilçemiz için birlik beraberlik içindeolup hareket eden siyasilerimizi tebrik ve teşekkür ediyorum. Gerçekten gururlandırıcı gözlerin aradığı bir tablo.

Mustafa Kemal Atatürk’ün sözüyle son vermek istiyorum sözlerime:

"Ormansız bir yurt vatan değildir."

"Yeşil görmeyen gözler, renk zevkinden mahrumdur."

 

(Yangın esnasında ve sonrasında çalışan ekiplerimizin ve halkımızı unutmayan esnaflarımızı da teşekkürü borç biliriz. Koca yürekli hemşerilerimizden Allah razı olsun.)