Özcan ALADAĞ


DENETİMİ YAPMAK ÇÖZÜM MÜ?

Her işlenin suçun bir karşılığı olacaktır elbette. Suç ve ceza birbirinin karşılığı olan sözcüklerdir. Son günlerin gündemi olan marketlerin denetimi söz konusu olunca yapılan denetimlerin yeterli olup olmadığını, denetim yapmanın çözüm olup olmadığını masaya yatırmak gerekir diye düşünüyorum.


Her işlenin suçun bir karşılığı olacaktır elbette. Suç ve ceza birbirinin karşılığı olan sözcüklerdir. Son günlerin gündemi olan marketlerin denetimi söz konusu olunca yapılan denetimlerin yeterli olup olmadığını, denetim yapmanın çözüm olup olmadığını masaya yatırmak gerekir diye düşünüyorum.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin zincir marketlerle ilgili sert çıkışından sonra tüm marketler mercek altına alındı.

Zabıta ekiplerini seferber eden belediyeler, denetimlerini sıklaştırdı. Marketlerde yapılan denetimler sonrasında zincir marketlere hatırı sayılır cezalar yazılmaya başlanıldı.

Lakin zincir marketlere dokunmayan bu cezalar ile çözüm yolunun bulunmadığını maalesef yaşayarak görüyoruz.
Aynı ürünü satan birden farklı marketlerin fiyatlarının birbirini tutması, raftaki fiyat ile kasadaki fiyat arasında uçurumun bulunması maalesef hala sürüyor. Bunun ortadan kalkmasını beklemek de biraz saflık olsa gerekir.

Mahalle bakkallarını batıran marketçilik anlayışına izin verildiğinde ortaya böyle tekel sorununun çıkacağını, marketlerin insanları adeta sağmal inek gibi(!) sağacaklarını kimse aklına getiremedi.

Markete girdiğinizde tüm ürünleri alabileceğinizi düşünerek önceleri ‘kolaylık’ olarak görülen market alışverişleri bugün ise eziyet haline dönüştü.

Türkiye’nin acı gerçeği…

Son kullanma tarihi geçen ürünleri tespit ederek ceza yazmak çözüm mü?

Raf fiyatları ile kasa fiyatlarının uyuşmamasına ceza kesmek çözüm mü?
Çözüm olmadığını maalesef yaşayarak görüyoruz.

Mahalle aralarına, apartman altlarına, site girişlerine açılan marketlerin gözden uzak satış yapmaya devam etmelerinin de önüne geçileceğe benzemiyor.
İnsanların duyarlı tüketici olması da çözüm olmuyor. Özellikle ana artellerdeki marketlerin satış miktarlarının fazla olması nedeniyle cirolarından elde ettikleri kazancın bir kısmını ceza olarak devlete ödemesi de maalesef diyorum çözüm olmuyor.

Marketler böyle de hastanelerdeki kantinler ve satış yapan marketler, iş yerleri farklı mı? Devletten kiraladıkları iş yerlerine fazlaca ücret ödediklerini gerekçe göstererek fahiş fiyatla satış yapan bu işyerleri denetleniyor mu?

Bence denetlenmiyor. Denetlenmiş olsa da ‘adet yerini bulsun cihetinden’ denetlemeler gerçekleştiriliyor. Bu da çözüm olmuyor maalesef.

Bir poğaçayı 8 liradan satmak adalet mi? Bakkalda 2 lira olan meyve suyunu 4 liradan satmak caiz mi? Hasta yakınları zaten sıkıntı çeken kişi demektir. Parası olan var, olmayan var. Bu kadar fahiş fiyatla satış yapan kişilere insanları esir etmenin de anlamı yok.

Bence hastanelerde döner sermaye ilkesine bağlı direk hastane idaresi tarafından satış yapılabilecek nitelikte tanzim satış yöntemiyle satış yapılan yerleri ihdas etmek zor mu?

Bugün belediyelerin yaptığı gibi tanzim satış yerleri, satış merkezleri gibi hastanelerde fiyat politikasıyla hastaları ve yakınların üzmeyecek fiyatlar üzerinden satış yapılamaz mı?

Yapılır.

Kim yapacak? Kim uğraşacak onunla.

Oysaki hastane hem bu sistemden kar elde eder. Hem de daha fazla kişiyi istihdam eder. Özel mülkiyetin yaptığı işletmeciliği devletin kendisi yapamaz mı?

Yapar…
Ama böyle bir sisteme dönüşmek bazı insanları karşınıza almak, birilerine sağlanan çıkara engel olmak demektir.

O da kimsenin işine gelmez.

İnsanlar da ‘sağmal inek misali’ sağıldıkça sağılır…

Herkes halinden memnun.
Memnun olmayan sanırım bizleriz…