Öğretmenlik bir meslek olabilir. Ama sadece maaş karşılığı yapılıyorsa, adı eğitim olmaz.
Adı rutin olur.
Adı duyarsızlık olur.
Adı çocukların üzerinden geçip gitmek olur. Bu ülkede bazı sınıflarda ders anlatılıyor, evet. Ama çocuklara değil. Deftere, tahtaya, saate anlatılıyor.Anlayan anlasın, anlamayan kaderine razı olsun diye. Öğretmenler, para için çocuklara ders anlatmayın.Hakkını vermeyecekseniz, sadece konuyu bitirmeyecekseniz, o sınıfa girmeyin. Çünkü karşınızda konu değil, insan var. Ve o insanlar çocuk. Bir çocuk anlamıyorsa sorun çocukta değildir. Bir çocuk susuyorsa, korkuyorsa, kekeliyorsa, geri çekiliyorsa; bu bir “kişisel eksiklik” değil, bir eğitim ayıbıdır.
Ama siz ne yapıyorsunuz?
Anlamayanı yok sayıyorsunuz.
Yetişemeyeni etiketliyorsunuz.
Geri kalanı kenara itiyorsunuz.
Dersi anlatıp çıkan öğretmen görevini tamamladığını sanıyor. Hayır. Sadece sınıftan çıkıyorsun. Vicdanını orada bırakıyorsun. Öğretmenlik, saat doldurmak değildir. Müfredatı yetiştirmek değildir.
“Ben anlattım, gerisi beni ilgilendirmez” demek hiç değildir. Bu cümleyle çocuk kaybedilir. Bu cümleyle hayatlar söndürülür. Bir çocuğun gözlerinin boş bakması tesadüf değil.
O bakış, defalarca anlaşılmamış olmanın sonucudur. Sorusu yarıda kesilmiştir. Yanlışı yüzüne vurulmuştur. Sessizliği tercih etmiştir.
Sonra o çocuk “ilgisiz” denir.
“Tembel” denir.
“Bu çocuktan bir şey olmaz” denir.
Asıl soru şu:
Bu çocuğa ne verildi?
Eğitimde adalet yoksa,
eşitlik yoksa,
empati yoksa;
orası okul değil, bekleme salonudur. Ve bekleme salonunda umut yeşermez. Bazı öğretmenler çocukların hayatına dokunur. Ama bazıları sadece geçip gider. İsimleri hatırlanmaz, etkileri kalmaz. Ama açtıkları yaralar yıllarca kapanmaz. Bu yazı fedakâr öğretmenlere değil. Bu yazı, dersi para için anlatıp, çocuğu yük görenlere. Öğretmen olmak, sadece diplomayla olmaz. Kalple olur. Sorumlulukla olur. İnsanlıkla olur. Bir çocuğun hayatına dokunamıyorsan, en azından zarar verme. Çünkü kaybedilen her çocuk, sistemin değil, senin de eserindir. Eğitim, para karşılığı yapılan bir görev değil, vicdanla taşınan bir sorumluluktur. Ve şunu herkes bilsin: Bir çocuğu kaybettiğiniz her gün, bu ülkenin yarınından çalıyorsunuz. Ders biter, zil susar, ama ihmalleriniz çocukların hayatında ömür boyu çalar.

