Özcan ALADAĞ


ERKEN SEÇİM VE TALİPLİLERİ

Son bir yıldır muhalefet erken seçim isteyerek halkın önüne sandığın konulmasını talep ediyor. Sandık konulduğunda da iktidarın yeniden seçim kazanamayacağı iddiası ile bunu da çok istekli bir şekilde dillendiriyor.


Son bir yıldır muhalefet erken seçim isteyerek halkın önüne sandığın konulmasını talep ediyor. Sandık konulduğunda da iktidarın yeniden seçim kazanamayacağı iddiası ile bunu da çok istekli bir şekilde dillendiriyor.

Erken seçim kimin işine ne kadar yarar? Bu sorunun yanıtını aramak gerekir diye düşünüyorum. İktidarın işine 2021 yılında erken seçim yapmak hiç ama hiç işine yaramaz. Korona sonrasındaki ekonomik sıkıntılardan halkın uzaklaşmaması demek, bu olumsuzluğun sandığa yansıması anlamına gelir. Bu da iktidar adına olumlu sonuçlar doğurmaz.

2013 yılının Haziran ayında yapılması zorunlu olan seçimi öne alabilmek için iktidarın öncelikle ‘erken seçim’ isteyerek bu kararı alması gerekiyor. En erken olan tarih ise bir yıl öncesi olduğu için 2022 yılının Haziran ayına kadar seçim tarihinin belli olması da birinci koşul.

Bütün bunları göz önünde bulunduracak olursak iktidar, 2023 yılını Cumhuriyetin kuruluşunun 100. Yılı olması nedeniyle dev projelerle bu anlamlı günü de siyaseten kullanarak seçime normal tarihinde gitmesi AK Parti-MHP ittifakı için fayda getirir diye düşünüyorum.

Siyaseten her iki partiyi birbirine yakın tutan unsurların başında gelen milliyetçilik ruhu ile hareket ederek dış politikada ve iç politikada uygulanan tasarruf devam ettiği sürece ittifakta bir sorun yaşanacak gibi gözükmüyor. Her iki partinin de oy olarak birbirlerine ihtiyaç var gibi buradan baktığımızda ortaya böyle bir sonuç çıkıyor.

Muhalefete gelince;

İşler biraz daha karışık o cenahta…

İktidar karşısında etkin bir muhalefet izleyemedikleri için fazlaca halkın yanında ‘iktidar olacak kadar’ oy alamayan muhalefet, bir kez daha şansını deneyerek şu ekonomik sıkıntıların tavan yaptığı bir ortamda sandığı halkın önüne getirmek istiyor.

İYİ Parti’nin genel başkanının kendi şahsında yükseliş trendi gösteren oy artışı karşısında CHP’nin HDP’ye destek vermesi de muhalefette derin çatlak izlerini oluşturmaya başlayınca erken seçim ne kadar muhalefete ilaç gibi gelir? Onu da tartışmak lazım diye düşünüyorum.

İrili ufaklı BBP, SP, Gelecek Parti ve DEVA Partisi ile CHP’den kopan Mustafa Sarıgül ve Muharrem İnce’nin partisel hareketlerinin de genel toplamları yüzde 7 oranında bir oya tekabül edince erken seçimde bu partilerin eğilimleri dolayısıyla seçime direk etki ediyor.

Kimin nerede yer alacağını az ya da çok kestirmek mümkün gibi gözükmüş olsa da erken seçim tarihine kadar köprünün altından daha çok suların geçeceğini de böylelikle belirterek yüzde 7’lik oyun da azımsanmayacak bir oy miktarı olduğunu bir kez daha hatırlatmış olalım.

Konu muhalefetten açılmış iken CHP’nin yerel seçimlerde Büyükşehir Belediyelerini kazanmasını ‘iktidara yürüyüş olarak’ görmemesi gerektiğini düşünenlerdenim. Büyükşehir yönetimlerinde günün koşulları ve vilayetlerin dengeleri itibariyle kazanılan seçimlerin rehavetini yaşamaya başlayan CHP’nin bu oyları kendilerinin artı hanelerinde sürekli kalıcı olarak yazdırdıklarını düşünmeyenlerdenim. Yani o koşulları bir kez daha bulma ihtimali bu belediye yönetimleri ile biraz zor gözüküyor.

Örneğin bugün seçim olsa Adana Büyükşehir Belediye seçimleri yeniden tekrarlanmış olsa Zeydan Karalar’ın yeniden seçim kazanma ihtimali öncesine göre kat be kat azalmış durumda olduğundan zor gözüküyor! Böyle de bir gerçek ile karşı karşıyayız.

Elbette bizim tespitlerimiz seçimlerin kaderine belirleyecek veya seçim sonuçlarına direk olarak etkiyecek tespitler değil. Biz buradan gördüklerimizi, düşündüklerimizi dile getirip bunu da yorumlamaya çalışıyoruz.
İYİ Parti ile MHP’nin HDP konusundaki tavırları ile başlayan parti kapatma konusunda da CHP’nin HDP’ye yönelik ‘kapatılmasın’ konusundaki yeşil ışık yakmasının da oyların dağılımında etki edeceğini düşündüğümüzü de belirtmekte yarar görüyorum.

Sözün özü, erken seçim taliplilerinin yaptıkları bir hesap var ki bu hesap halkın nabzını tutarak oluşan hesaptır. Halkın da hassasiyetlerini dikkate alarak hareket eden siyasi partilerin bu konuda unuttukları bir gerçek var ki, “Halk siyasetçiye güvenmiyor”.

Sadece güvenmediği siyasetçiler arasında birini tercih etmek zorunda kalıyor!

Ehveni şer gibi…

Bu güven meselesini siyasi partiler ve liderlerine kadar indirgeyerek yeni polemiklerin yaratılmasına vesile olmamak adına ayrıntıya girmiyorum. Farklı zamanlarda değişik tavır ve davranışlar ile ortaya çıkarsanız ve bunu da halka yaşatır iseniz siyasetçi olarak size olan güven duygusu ortadan kalkar, azalır.

Türkiye bunu yaşıyor işin özünde…

Erken seçim ile başladık yazımıza sona doğru gelelim isterseniz.

Erken seçim taliplilerinin hesaplarının tutması adına olumlu veya olumsuz yaklaşımlarıyla siyasi rüzgârın da nereden eseceğini kestirmek durumunda kalacak parti genel başkanlarına küçük bir uyarımız olsun.

Bu ülkenin acilen ekonomik anlamda rahatlamaya ihtiyacı var! Sizlerin arasından kimin iktidar olacağına değil!