Özcan ALADAĞ


ESKİSİ YENİSİ YOK HEPSİ AYNI

Her zaman söylerim. Gazetecinin siyasetçi ile siyasetçinin de gazeteci ile ilişkisi ‘el mecbur’ cinsinden bir ilişkidir.


Her zaman söylerim. Gazetecinin siyasetçi ile siyasetçinin de gazeteci ile ilişkisi ‘el mecbur’ cinsinden bir ilişkidir. Yani her iki kesim de birbirlerine muhtaçtır. Gazeteci siyasetçi ile mesleki koşullar altında ilişkilerini geliştirir. Çünkü haber kaynağıdır…
Siyasetçi de seçmenine ulaşmak adına gazeteci ile diyalog halinde olmak zorundadır.
Siyasetçinin eskisi de yenisi de birbirinden hiç farklı yol izlemiyorlar bu ilişkilerde. Ne vakit gazeteciye gerek duyulursa aranır, sorulur. İş biter, siyasetçi bir kenara çekilip tekrar işinin düşeceği vakti kadar bekler!
Gazetecinin kaderidir bu…
Önceki gün gazeteci meslektaşlarımızın buluştuğu bir iftar programına katıldım. İftar programına bir milletvekilimiz ‘Yasama görevimden dolayı aranızda bulunamıyorum’ içerikli bir mesaj göndererek meslektaşlarımızın mübarek günlerini kutladı.
Oysaki aynı milletvekilimiz o saatlerde Adana’da bir başka etkinlikteydi. Etkinlikteydi diyorum, sosyal medya hesabına bakınca bunu görmek çok zor olmadı benim için. Katılamayabilirsiniz ama sebebini de ‘siyasete bağlayarak’ manevra dolu ifadelerle izah etmemelisiniz.
Çok da önemli değil elbette milletvekilinin o iftar programına katılması.
Yakında bir seçim tarihi belirlenip o iklim oluşsa bakın o yasama görevlerini yapanlara(!) koşarak gelirler o gazetecilerin iftarlarına, etkinliklerine.
Hoş, o tür vekillerimiz de içimizden çıkıyorlar. Eskisi de aynı, yenisi de aynı derken yaşanmış örneklerden hareketle bu ifadeyi kullanıyorum.
Milletvekili öyle de belediye başkanı, il başkanı, siyaset yapan diğer zat-ı muhteremler farklı mı? Değiller…
Alıştık artık. Biz de kendilerine öyle davranmak durumunda kalıyoruz.
Son dönemlerde radyo programlarına katılarak Adana’da olmayan televizyon istasyonlarının yerine sosyal medya hesaplarıyla halka ulaşmayı tercih eden özellikle yerel politika yapan belediye başkanlarını da akıl erdiremez oldum.
Sosyal medya hesaplarından zoraki olarak, dürterek, izleyin diye mesajlar atarak oluşturulan bu kamuoyu ile belediyelerinde neler yaptıklarını anlatmaya başlıyor bu belediye başkanları kardeşlerimiz. Aman Allah’ım neler yapmışlar neler!
Hayretler içine düşüyoruz. Vardır elbette bir bildikleri diyerek gülerek izliyorum bu konuşmalarını. Rakamlara boğup ‘şunu yaptık, bunu yaptık’ dedikleri hizmetleri kendilerinden önce yapan siyasetçilerden bu yana alışılagelmiş hizmetler olarak değil de, kendilerinin icat ettikleri hizmet gibi anlatmazlar mı! Görüntü hazırlayarak, slaytlar ile destekleyerek bizim bildiklerimizi yeniden bizlere anlatmazlar mı!
Bu aralar en fazla takıldığım konu, Ramazan nedeniyle dağıtılan koliler meselesi. Kolileri belediye başkanları siyaset yaptıkları partililere göre dizayn ediyorlar. Yani önce can diyorlar. Önce kendi partilisine yardımları yapıyorlar.
Listeleri yine siyasiler hazırlıyor. Hazırlanan listelere yine o listeyi hazırlayan siyasiler belediyeden aldıkları kolileri ulaştırıyorlar. Böyle de bir durum var ortada.
En nihayetinde fakir ve yoksul insanlara ulaşıyor. Yine de ellerine kollarına sağlık…
Hiç değilse üç beş müteahhit zengin edilmiyor…