Edibe GÜLNAR


GARİBANIN İSYANI

İnsanlar tepkilerini, düşüncelerini, eleştirip ortaya koyduğu fikirleri öyle güzel izah etmeye başladılar ki edebiyatçılar dahi oturup hayretle izliyorlar.


İnsanlar tepkilerini, düşüncelerini, eleştirip ortaya koyduğu fikirleri öyle güzel izah etmeye başladılar ki edebiyatçılar dahi oturup hayretle izliyorlar.

Türkiye’de yaşanan olayları dışarıdan izleyen halkımız tepkisini de bir şekilde dile getirip bunu sözcüklere döküyor. Bugün sizlere garibanların isyanı diyerek dile getirmeyi düşündüğüm bazı yazılardan kesitler, örnekler vermek istiyorum.

Turistlerin sokağa çıkma yasağından muaf olmasını halkımız bakınız nasıl yorumlamış.

“Neden turistler covid tedbirlerinden muaf. Ülkeye girişte PCR yapılmış olsa bile virüsü yayabilir, kapabilir. Neden şehirlerarası yolculuk için kırk küsür kişilik otobüse binmek zorundayız. Arabamız var. Neden hafta sonları insanları eve kapatıyoruz. Ev içi bulaş daha sağlam olsun diye mi. Neden coğrafya kaderdir kavramını dibine kadar yaşıyoruz?”

Buyurun yanıtını verin.

Evine ekmek götürmekte zorlanan ve ağır koşullar alında çalışarak aldığı maaşla yetinemeyen yurttaşın isyanı da şu şekilde.

“Silah satan barış ister mi? İlaç satan sağlık ister mi? Din satan ilim ister mi? Hırsız olan hukuk ister mi?”

Sahi, siz ne düşünürsünüz bu soruların karşısında?

Garibanın isyanı sadece yaşadığı döneme ait değil elbette. Geçmişe duyulan özlem, bugünün getirdiği olumsuzluklara isyan da var onların ağızlarından dökülen cümlelerde.

Bakınız bir yurttaşımız o isyanı nasıl dile getirmiş.

“Ne güzelmiş...

Çekirdeği bardak hesabıyla aldığımız günler.

Bakkaldan tabakla reçel aldığımız,

Yarısını yolda döke döke yediğimiz yoğurtlar

Teneke kutularda buram buram kokan bisküviler,gofretler..

xx

Çayı, şekeri ödünç istemekten utanmadıgımız

Kimseyi evindeki eşyaları için küçümsemediğimiz,

Dört beşkardeşin aynı tabaktan yemek yiyip

Kolay kolay hasta olmadığı zamanlar..

xx

Komşu amcadan azar işitip

Öğretmenden sıra dayağı yediğimiz

Mızıkçılık yapanla küsüp,

Ertesi gün unutarak el ele oyuna daldığımız zamanlar..

xx

Gamsız, dertsiz, tasasız,

Hepimizin, biz gibi olduğu,

Herkesin, herkes gibi olduğu zamanlar.”

Herkesin herkes olduğu zamanları özlüyor musunuz? Bu kadar sıkıntı yok iken, pandemi, salgın, ölüm, ekonomik çöküntü yaşanmıyor iken o günlerin özlemiyle yatıp kalkıyor musunuz?

Emekliye elleri titreyerek yüzde 5’i hak görenler, huzur haklarına yüzde 35 zam yapabiliyor bu ülkede. Gel de yaşa, yaşamaya çalış…

Adalet sizin nerenizde?

Kıymetli bir soru sorayım isterseniz. Zengin için yatırım araçları nelerdir?
Yanıtı “Altın, döviz, borsa, gayrimenkul”…

Fakirin yatırım araçları nelerdir?

“Din, sabır, ahiret, cennet”…

Bozdur bozdur harca…

Bize layık görülen ve verilenle yetiniyoruz. Yetinmek zorunda kalıyoruz. Ne yapar isek yapalım düzen hep güçlüyü ve zengini savunuyor. Mutlu azınlık, mutsuz çoğunluk…

Bakmayın siz atılan hamasi nutuklara, politikacıların üzerini kapatmaya çalıştıkları olumsuzlukları olumlu göstermelerine…

Cebinize bakın, sağlığınızı koruyun, huzurunuzu bozmamak adına moralinizi yüksek tutun, ailenize sahip çıkın, ülkenizin bütünlüğüne zeval getirmeyin. Gerisi…

Gerisi hikâye…
Ahirette zenginliği yakalarsınız mutlaka!