Kurtuluş KILINÇ


GENÇLERİMİZİ VE MİLLETİMİZİ BEKLEYEN BÜYÜK TEHLİKE

GENÇLERİMİZİ VE MİLLETİMİZİ BEKLEYEN BÜYÜK TEHLİKE


 

Z Kuşağı diğer kuşakların bütün temellerini alt-üst eden, kurallara uymayan, kalıplara sığmayan bir görüntü çiziyor.

İşin garibi sanki her şey onların istediği gibi şekilleniyor. Buna korona sürecini de ekleyebiliriz. Zaten emir almayı, itaati sevmeyen, çalışmak istemeyen, rahatına düşkün ve her türlü uğraşı gereksiz gören, zevk ve sefa düşkünü, zamanla ilgili sorunu olmayan bu kuşak pandemi sürecindeki kısıtlamalar ile daha da rahatladı.

Bizim ve bizden önceki kuşaklar için sıkıntı oluşturan bu durum Z kuşağı gençleri için bir avantaja dönmüş durumda. Gençler bilgisayar/tablet/cep telefonu başında neredeyse temel ihtiyaçlarını bile karşılamaya gerek durmadan saatlerini geçiriyorlar.

Sanki yapmak istedikleri üç şey var; yemek-içmek, eğlenmek ve bol bol uyumak. Geleceğe dair bir umutları yok işin vahimi bir endişeleri de yok. An'ı yaşamanın kendilerine haz verdiğini ifade ediyor ve anlık hazlarla tatmin oluyorlar. Teknolojik gelişmelerin tamamı da onların istediği şekilde gelişiyor.

Her şey bir robota bağlanmış şekilde. Çocukluğumuzda bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz, kitaplarda okuduğumuz ve o kadar da değil dediğimiz birçok şeyin gerçekleştiğine şahit olduğumuzdan gelecekle ilgili varsayımların artık bir hayal ürünü değil çok yakın bir zamanda hayatımıza girecek olaylar bütünü olduğunu biliyoruz.

Kendi kendine giden ve park eden otomobiller, evi süpüren robotlar, eve gelmeden açılan klima, hazırlanan yemekler vs.

Büyüklerimiz zahmetsiz rahmet olmaz derlerdi. Şimdiki zamana baktığımızda gençlerimizin hiç bir zahmete girmeye gerek duymadıklarını görünce açıkçası geleceğimizi için büyük bir tehlike seziyorum.

Elbette gençlerimizin dilini doğru anlamalı ve bizim yetiştiğimiz şartlara göre değil onları kendi zamanlarına yetiştirebilmeliyiz ancak bunu yaparken de bazı şeylerden asla taviz vermememiz gerekiyor. Bunlar da; Milli ve manevi değerlerimiz.

Ahilik Haftası içerisindeyiz sokağa çıkın sorun gençlerimizin neredeyse hiç biri ahiliğin ne olduğunu bilmez. O kültürün ne anlam ifade ettiğini umursamaz. Hâlbuki bir nesil o gelenek ile büyüdü. Özellikle ticari hayatımızda bizi ayakta tutan değerlerimizden birisiydi Ahilik. Şimdi her şehrin valisi özellikle seçilmiş esnaf odası başkanının bir arkadaşı/akrabasına ahilik kaftanını giydirince ahiliği anmış oluyoruz.

Gençlere bu değerlerimizi öğretmemiz lazım. Bu değerlerden ayrılmanın nasıl büyük felaketlere yol açabileceğini anlatmamız lazım. Kafamızı kaldırıp baktığımızda dünyada örneğine çokça rastlayacağımız devletlerin bugünkü durumunu doğru bir şekilde analiz etmelerini sağlamamız lazım. Her şey teknolojik gelişim demek değildir. Ahlak ve maneviyat olmadığı müddetçe toplumsal manada da kişisel olarak da çok büyük psikolojik sorunlar yaşayacağımızı görmelerine vesile olmamız lazım.

Sosyal medyanın getirdiği yalnızlıkla zaten ruhsal anlamda gel-gitler yaşayan ve adeta zihinsel çöküş yaşayan, analiz yeteneğinden uzaklaşan, hazıra konan, hep daha kolayı seçen ve çaba göstermekten imtina eden gençlerimizi doğru kanalize edemezsek yarın nasıl büyük felaketlere sebebiyet vereceklerini göreceğiz. Bu belki de ahretimizde bile yakamızı bırakmayacak bir vebal olarak bize yetecek.

Her şeyi kanun koyuculardan beklememek lazım. Kelin ilacı olsa başına sürerdi der atalar. Devlet/hükümet zaten sürece doğru çözüm bulsa bugün gençler Ak Parti'den bu kadar uzaklaşmazdı. Gençler arasında bir seçim yapılsa Ak Parti ilk üçe bile giremez. Üstelik bu gençlerin neredeyse tamamı Ak Parti ile büyüdükleri halde.

Demek ki meseleyi siyaset üstü düşünmek ve ona göre hareket etmemiz gerek. Yoksa yok olup gideceğiz. Hem de hiç farkında olmadan.