Kozan'ın gelişimi, bir yudum su içmek için bile bekleyen bozkır çiçeği gibi yıllardır aynı noktada sayıp duruyor. En başından beri tüm kasaba, pardon, ilçeyi yönetenler bir adım ileriye gitmeyi başaramadılar, başaramazlar da! Yıllardır süregelen tartışmalar, her seçim dönemi "yeni projeler" vaatleri ve altı boş toplantılarla geçti. Bu işin sonu ne? Hep aynı; bir adım daha atılmadan geri düşen, çözülmeyen ve çürüyen bir sistem.
31 Mart seçimlerinin ardından değişen hiçbir şey olmadı. Hangi projeler yürürlüğe girdi? Adana girişi, küçük sanayi sitesi genişlemesi, ne oldu? Birkaç yıl önce "Genişletilecek, yenilenecek" diye başlayan projeler şimdi neye dönüştü? Yine odaklanılmayan, tartışılan, çözüme kavuşturulamayan "imara" ve bürokrasiye boğulmuş metinlere! Durumun bu kadar vahim olduğu bir ortamda, bir grup insan elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, diğer grup ise her fırsatta bu çabayı baltalamak için elinden geleni yapıyor.
Belediye Başkanı Mustafa Atlı'nın "Hizmeti hızlandırın!" demesi kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Peki ya bu sözlerin arkasındaki gerçeğe bir bakın. Çevresinde sürekli projelerini engellemeye çalışanlar, kararlarını tartışanlar ve sonuç olarak da memleketi diken üstünde tutan bir meclis var. Eğer gerçekten bu memleketin geleceğine dair bir kaygınız varsa, neden çözüm üretmek yerine her köşe başında birbirinize taş koyuyorsunuz?
Ve bu da yetmiyormuş gibi, bir de “hukuki sorun”lar, “teknik engeller” denilerek Kozan halkı bir kez daha oyalandı. Adana İmar Komisyonu, "Bu proje böyle olmaz" diyor. Ama ilçe halkı sormuyor: "Bu projeye ne oldu? Bu kadar uzun süre neden engellendi?" Hani memleketin geleceği? Bu köhne kafalar, memleketi ileriye taşımak için neyi bekliyor? Sorun çözme iradesi mi? İrade mi? Ya da belki tek derdi kendi koltuğunu korumak olanlar, Kozan'ın büyümesini engelleyen, kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmeyenler? Bütün bu imar raporları neyin işareti? Kimlerin çıkarlarını kolluyor?
Herkes birbirine düşman kesilmiş. Her meclis toplantısı, adeta bir meydan savaşı, ama burada kazanacak olan halk değil, her zaman bir elin parmakları gibi birbirini kollayan aynı kadro. Kimi zaman kavga ederken, kimi zaman itişip kakışırken, yıllar geçiyor ama tek bir taş yerinden oynayamıyor. Herkes birbirine laf atıyor, ama sorumluluk almak zor geliyor. Hani Kozan’ı gelişmiş ilçeler arasına sokmak istiyordunuz? Nerede bu gelişme? Milyonlarca lira harcanarak yapılan hiçbir şey ortada yok!
Yazık ki bu memleketin meselelerini sahiplenmek, tartışmak ve çözmek yerine, insanları sadece lafla oyalamak ne kadar da kolay olmuş! Kozan halkı, gelecek kaygısını bir kenara bırakıp, belki de günün sonunda sadece sağlıklı bir yönetim, düzenli hizmet, kendisine ait bir yaşam alanı görmek istiyor. Ama buna dair bir adım atılacağına dair kimse garanti veremiyor. Çünkü herkes kendi kuyusunu kazıyor.
Kozan’da bir şeyler değişsin mi? Elbette evet! Ama bunun için cesur olmak gerek. Bu koltuk sevdalılarının bir kenara bırakılması gerek. Evet, her yer karışabilir; her düşünce karşıt olabilir. Ama bu memlekette bir şeyler yapılacaksa, bırakın şu elbirlikleri ve koltuk savaşı sona ersin. Çünkü her geçen gün ilerleme fırsatını kaçıran bir Kozan, halkını kaybetmek üzere!