Biz bu tarım ürünlerini üretiyoruz da nereye satılıyor biliyor muyuz? Ne kadar sattığımızı toplam ihracatımızı da bilmediğimiz için aslında ne yaptığımızı da bilmiyoruz. Ölesiye üretiyoruz, ölesiye çalışıyoruz. Pazarlama sıkıntılarımız hat safhada olup ne kadar ihtiyacımız var Türkiye ne kadar tüketiyor peki? İşte rakamlar: Türkiye’nin 2014 yılı genel ihracatının yüzde 7’si gıda ve içecek sektöründen geldi. 2014 yılında sektörün ihracatı 2013 yılına göre yüzde 4,1 artışla 11 milyar 104 milyon dolar olarak gerçekleşti. Gıda ve içecek sanayi ihracatı, Türkiye toplam ihracatından yüzde 7 pay aldı. İhracatta ilk 3 ülke Irak, Almanya ve Suriye oldu. Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz’un açıklamalarına göre, sektör: 290 milyar TL cirodan 330 rakamına çıkmış 2014 yılında gıda ve içecek sektörü. Yukarı doğru büyüme eğilimi devam ediyor. Türkiye büyümesinin ortalamasının üzerinden devam ediyor. Sevindirici bir tablo var; geçen sene bütün olumsuzluklara rağmen, 190 ülkeye ve milyarlarca insana hitap eden bir gıda ve içecek sektöründen bahsediyoruz. 11 milyar 100 milyon dolar üzerinde bir gıda ve ihracat sanayinin ihracatı var. Bu sektörün bir başarı hikâyesidir. Söylemlerinde bulundu.
Bu başarı tabi ki kolay olmadı. İnsanlar ellerine çantalarını alarak ülke ülke hatta şehir şehir gezerek ürünlerini tanıttı ve sattı. Sonuç işte Şemsi Bey’in dediği gibi bir başarı öyküsü oldu. Biz üreticiler olarak ne yaptık, bir topluluk bile kuramadık. Bu eline çanta alan insanlar sanayiciler devasa ihracat yapan insanlar. Bunlar da dün beş parasızlardı ama çalıştı didindi 5 ton sattı 10 ton sattı şimdi 1000 – 2000 ton belki daha da fazla satıyorlar. Bizim yaptığımızdan bahsedeyim biraz geçen sene komşu taban gübresi atmadı bu sene attı tamam bizde atalım, geçen sene komşu şu ilacı sıktı bizde sıktık ooooooo harika oldu be! Bu tarımın en basit görünümüdür. Taş devrinde bile böyle bir olay olmadı. Mantıklı bir bakalım olaylara artık internet var. İnternetin içinde tüm dünya bulunuyor. Fabrikalar, satış ofisleri, mağazalar herkes internette. Yanı başımızda Kozan’ın en gözde caddesi Göç yolu adıyla Turgut Özal Bulvarı’nda bulunan bir özel sektör toptancı markete gidip portakal, limon, elma fiyatlarına baktınız mı? Orada karşılaştığım insanlar aşırı derecede pahalılıktan bahsediyor. Sen peki gidip hiç ürününü satmayı düşündün mü? Elma deyip geçmeyin yukarı köyler dediğimiz Akçalıuşağı köyü ve çevresinde bayağı bir elma ve hurma potansiyeli bulunmaktadır. Şimdi sorun sadece burada değil daha doğrusu Kozan dünya değildir. Dünya ama Kozan’ı yakından takip ediyor. Bir malı satarken ne yapabiliriz, ilk olarak komşularını düşünmek gerekir hemen düşünelim biz de; Öncelikle önümüzde bir genel seçim var. Ukrayna, Suriye, Irak’ da problemler devam ediyor. En önemli ihraç pazarlarımızdan biri olan Avrupa Birliği ekonomisinde iyileşme belirtisi gösterilmiyor. Rusya ise petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar neticesinde 2015 büyüme tahminlerini aşağı çekti. Çin’deki büyüme yavaşladı. Tüm bu gelişmeler Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Bunları hallettikten sonra bir de kur, faiz, dolardaki gelişmeler en önemli faktörlerdir. Sen faize haram desen de adam piyasa faizlerini takip ediyor, dolara bakıyor, kurdaki şartlarla ilgileniyor. Sen sonuçta adama tl ile mal satmayacaksın. Adam da senden tl ile mal almayacak. Bir de ek olarak rekabet ortamı olacak hem iç piyasa da rakiplerin hem dış piyasadaki ülkeler… Mesela sıfır gümrükle mısır, buğday ithal edersen sen istediğin kadar üret kıymetli çiftçi kardeşim işin zor hem de bayağı bir, en iyisi komşu ilaç attı sende at, komşu şu gübreden attı sende kullan. Başkaları milyon dolarlık iş yaparken hemen anadan doğma yapamıyor işte bu aşamalardan geçerek yapıyor, kısacası çalışarak, çalışarak ve daha çok çalışarak. Akıttığınız her terin hakkını almanız dileğimle!

