Küresel ısınmanın etkilerini fazlasıyla yaşıyoruz. İnsanların doğaya verdiği zarar, doğanın sessiz ama güçlü bir şekilde cevap vermesine yol açıyor. Kozan Barajı’ndaki durum da bunu bariz bir şekilde ortaya koyuyor. Eylül 2025 itibarıyla barajın doluluk oranı yalnızca %10 seviyesine kadar geriledi. Doğanın habitatını bozan beşeri faktörler ve insan etkisi, bugün alışılmış bir duruma ayna tutuyor. Gittikçe çöllesen Kozan Barajı’nın vahameti, kuraklığın ve bilinçsiz müdahalelerin somut bir yansıması olarak karşımızda duruyor.
Kozan’da olduğu gibi, ülkemizin diğer illerinde ve dünyada da doğa geri tepiyor. İnsanlar her şeyi kendine mal ediyor, ormanları yakıyor, doğayı bilinçsizce tahrip ediyor ve çoğu zaman sadece rant odaklı davranıyor.
Su sorunu yıllar içinde değişkenlik gösteriyordu, ancak bu yıl durum çok daha tehditkâr. Değişen iklim koşullarıyla ortaya çıkan kuraklık, yetersiz yağış ve bilinçsiz su kullanımı barajı besleyen kaynak sularını ciddi şekilde etkiledi. Bazı dere yatakları kurudu, bazı kaynaklar ise köylüler tarafından depolanarak kendilerine mal ediyorlar. Hem doğadaki canlılar içecek su bulmakta zorlanıyor, hem de insanlar evlerine su depolamak zorunda kalıyor.
Bu durum hem tarım hem de doğal yaşam için büyük bir tehdit oluşturuyor. Su krizi sadece sulama ve tarım alanlarını etkilemekle kalmıyor; içme suyu kullanımı da sıkıntıya girdi. Bazı mahallelerde günlük su kesintileri yaşanıyor. Barajdaki canlıların çeşitliliği azalıyor, su yüzeyindeki yaşam daralıyor ve pek çok hayvan telef oluyor.
Bugün barajın durumu içler acısı ve vahim. Bu tablo alenen ortada ve gönüller buna kanat etmiyor. Yetkililerin artık geçici çözümler yerine kalıcı ve sürdürülebilir çözümlere odaklanması gerekiyor. DSİ ve belediyeler, su kaynaklarını koruma ve etkin yönetim için acil adımlar atmalı.İvedilikle bir kalıcı çözüm bulmalıdır .Halkın bilinçlendirilmesi ve tasarrufun öneminin vurgulanması artık elzem. Bir damla suyun değerini anlamak için tamamen susuz mu kalmak gerekiyor? Elimizdekilerin kıymetini kaybetmeden korumalıyız. Ufkumuzu dar değil, geniş bir yelpazeye yaymalı ve neden-sonuç ilişkisi arasında bağ kurup çözüm odaklı hareket etmeliyiz. Geç olmasın artık! Çölleşmesin topraklarımız…
Sevgi ve saygılarımla