Özcan ALADAĞ


HAKLISIN BAŞKANIM HAKLISIN!

Ne İsa’ya, ne de Musa’ya yaranıyoruz gazeteci olarak. Pembe gazete çıkarmadığımız için sanırım bu yüzden yaranamıyoruz!


Ne İsa’ya, ne de Musa’ya yaranıyoruz gazeteci olarak. Pembe gazete çıkarmadığımız için sanırım bu yüzden yaranamıyoruz!

Hoş, kimseye yaranmak gibi bir derdimiz de yok. Mesleğimizi ifa etmeye çalışıyoruz.

Dün CHP İl Binasında düzenlenen Ankara Mitingine yönelik basın toplantısına katıldım. Toplantıda İl Başkanı Anıl Tanburoğlu Beye “Ankara Mitingine katılmış iken Sayın Genel Başkan Özgür Özel’i Adana’ya davet edecek misiniz? Genel başkanın Adana ziyaretine dair bir programınız var mı?’ diye sordum.

Sayın Tanburoğlu, ‘Genel başkanımız 7 Haziran günü Adana’ya gelmekle ilgili programı var. Bu tarih 7 Haziran da, 8 Haziran’da olabilir. Netleşmedi. 8 Haziran günü il danışma toplantımız da var. Netleşirse basına duyuracağız’ diye yanıt verdi.

Anıl beyin bu açıklamasının ardından ikinci soruyu yönelttim sayın il başkanına. ‘Özgür Özel’in il ziyaretlerini yapmadan önce iki koşulu var. Birincisi belediyenin borç listelerini herkesin görebileceği yere asılması. İkincisi de belediye başkanlarının mal beyanlarını açıklaması. Bu konuda ne dersiniz?’ sorusunu yönelttim.

Anıl bey bu sorumun yanıtını da ‘Sayın genel başkan Adana ziyaretinin programını netleştirmişse demek ki koşullar yerine gelmiştir!’ şeklinde oldu.

İnşallah diyelim…

İnşallah diyelim demesine de 7 Haziran gününe kadar belediye başkanlarının borç listesi ile mal beyanı listelerini halkın görebileceği yerlere asacaklarından pek emin değilim!

Umarım ben yanılırım.

Gelelim toplantının bu sorulardan sonraki kısmına.

Basın açıklamasına Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar beyde katıldı. Basın toplantısı bittiğinde Zeydan Bey tam ayağa kalkıp odayı terk edecekti ki beni görüp ‘Özcan bana bir soru soracakmışsın gibisin’ ifadesini kullandı.

Bense ‘Size soracağım soruyu sayın il başkanına sordum’ dediğimde soruyu merak etti. Ben de kendine ‘Genel başkanın Adana ziyareti öncesinde iki listeyi asacak mısınız?’ diye soruyu sorduğumu ifade ettim.

Sayın Zeydan Karalar birden ciddileşerek ‘Ben gazeteciler yazdı diye bir şey yapmam. Ben zorlamaya gelemem. Bilirsin, tanırsın beni’ dedi.

Ben bu cümlelerin arkasından ‘Afişleri asmayı genel başkan istiyor, gazeteciler değil’ dedim.

Zeydan Karalar Bey, ‘Genel başkanın emri başım üstüne. Onun talimatı bize emirdir’ yanıtını verdi.

Aramızda geçen diyalog aynen böyle.

Bunları niçin anlatıyorum? Onu izah ederek yazımı noktalamak istiyorum.

Gazeteler siyasetçiyi zorlayan bir tavır içinde olmadığı gibi, gazeteciler de kimseyi izlediği siyasetten vazgeçirecek tavır içinde olmazlar, olamazlar.

Yayın politikamız gereğince bunu hiçbir zaman hiç kimseye dayatmadık. Bunu en iyi bilen Sayın Zeydan Karalar’dır. Yaptığımız haberlerden sonra kendisinden çok teşekkür aldığımızı daha dün gibi hatırlıyorum.

Sen haklı ol başkan. Gazeteci günah keçisi olsun.

Genel başkanın televizyonlara çıkarak ‘iki şartım yerine getirilmez ise kendi partimin belediyelerinin kapısından adım atmam’ açıklamasını herkes gibi bizler de, Sayın Karalar’da kulaklarıyla duyup, gözleriyle izledi.

Genel başkanın bu açıklamasından sonra gazeteci olarak ‘Adana’daki belediyelerin bazılarının bu iki şartı yerine getirmediklerini kenti iyi bilen gazeteciler olarak görüp genel başkanın bu ifadelerini hatırlatmaya dair haber yapmamızı ‘DAYATMA’ olarak görmek Sayın Karalar’ın şahsi düşüncesinden öteye gidemez.

Bunu da dipnot olarak belirtmiş olalım.

Yine de sen haklı ol Sayın Karalar…

Biz haberciyiz, haberimiz yapar bekleriz. Bakalım Özgür Özel ‘2 şartı yerine geldiği için mi Adana’yı 7 Haziran günü ziyaret edecek?’ 

Onu da merak ederek izleyelim.