Özcan ALADAĞ


İŞİNE GELENİN İŞİNE GELDİĞİ ŞEKLİYLE!

3 Maymunu oynayanlarda var, işine geldiği gibi işine geleni görenlerde…


3 Maymunu oynayanlarda var, işine geldiği gibi işine geleni görenlerde…

Burası Türkiye…

Ağzı olan konuşur. Konuşanlara bakın halkı çıkabilmek adına bir tarafı görürler diğer tarafı ise görmezlikten gelirler.
Koca koca okumuş insanlarda bunu yaparlar. İşin ucunda yazımızın başında söyledik ya ‘işlerine gelmek’ vardır.

Sağlıkta yaşanan şiddet olaylarından bahsedeceğim bugün sizlere. Şiddete her zaman karşı duruş sergileyerek hakkın teslim edildiği yerin Yüce Türk Adaleti olduğuna inanırım. Sağlıkta veya başka bir birimde yaşanan şiddet olaylarını da tasvip etmem. Bu konuda haberler yapar iken de hep ölçüyü kaçırmadan hareket etmeye çalışırım.

Sağlık çalışanına ve sağlık kurumlarına yönelik eylem, şiddet, hakaret gibi bütün unsurları doğru bulmam ve karşısında dururum. Benim gösterdiğim kadar acaba sağlık çalışanları kendilerine karşı eylem içinde olunmaması adına gereğini yaparlar mı?

Yapmayanlar da var…

Sorun burada işte.

Sağlık teşkilatlarının bünyesindeki doktorlar başta olmak üzere hastalara ve hasta yakınlarına karşı nasıl davranacakları yönünde bir eğitimden geçirilmesi gerekir. Hasta yakınları da insan. Onların da nefis taşıdıklarını, gurur taşıdıklarını bilmek lazım diye düşünenlerdenim.

Her teşkilatın içinde yanlış hareket insan olur. Doktor camiasının basın camiasına karşı takındıkları tavrı da hiç anlamış değilim.

Seyhan Devlet Hastanesi’nde bizzat benim yaşadığım hakaret olayından sonra sosyal medya hesabından bana ulaşarak beni eleştiren 3 doktor ile konuşmak ve yazarak derdimizi, meramımızı anlatmak durumunda kaldım.

Bu doktorlardan bir tanesi çok sevdiğim sevgili doktor ağabeyimdi. Olayın içeriğinden bahsederek yaşanmışlıkları ortaya koydum. Uyarısı olan ‘münferit bir olay için tüm doktorları aynı kefeye koymak doğru değil’ eleştirisini alıp kabul ettim.

En nihayetinde benim yaşadıklarımı bir insan olarak kendilerinin yaşaması halinde ortaya nasıl bir görüntünün çıkacağını sordum. Ortak noktada buluştuk elbette.

Bu 3 doktor arkadaştan bir doktor arkadaş var ki bana doktorların haklı olduğunu ortaya koymak adına ‘kapımıza kadar gelerek bilet, gece davetiyesi satmak isteyen gazeteciler de var’ diyerek konuya yaklaştı.

Ne alakası var ise…

Ben ise kendisine “Kapına gelerek bilet, gece davetiyesi satmak isteyenlere karşı gereğini yapmayarak bugüne kadar içinde saklayıp bana anlatman dahi ayrı bir eksiklik…” diyerek yanıt verip ‘gereğini yapsaydın’ dedim.

Doktorları savunmak adına da dil dökmesinin beni ikna etmeye yetmeyeceğini belirterek merakını da gidermiş oldum.

Varmak istediğim konuya gelmek istiyorum. Sağlıkta yaşanan şiddet olayı durup dururken kendiliğinden oluşmuyor. Bu olaylarda olayı işleyenlerin dışında bir de olayın dayanağı olan karşı taraf yer alıyor.

Yani sebebiyeti de ihmal etmemek gerekiyor.

Olaya tek yönlü bakarak götürüp bir yere konuyu hapsetmek hiç ama hiç doğru değil.

Demem odur ki sağlık çalışanlarının da kendilerine bir adet çeki düzen vermeleri gerekiyor. İdarecilerin de bu konuda görevlerini yapmaları gerekiyor.

Hiçbir olay tek taraflı meydana gelmiyor. Bundan sonra da gelmeyecek…

Kimse melek değil!

Masum değil yani…

Şiddet kabul edilemez. Kim tarafından işlenir ise işlensin tasvip edilmez. Bunda sıkıntı yok.

Aynayı alıp sağlık teşkilatı da kendilerine bakar iseler çok iyi olur diye düşünenlerdenim.

İşine gelen olaya işine geldiği gibi bakmasın lütfen.