Eğer bir gün iyilik susarsa, insanlık nasıl bir sessizliğe gömülür? Bir tebessümün yerini öfke alırsa, bir yardım elinin yerini kayıtsızlık kaplarsa… o zaman dünya sadece dönmeye devam eden soğuk bir taş parçasına dönüşmez mi?
İyilik konuşmaz belki ama varlığıyla her şeyi değiştirir.
Birinin eline uzattığın mendil, yaşlı birine gülümsediğin an, sokaktaki bir kediyi beslemen… Bunlar küçük görünür ama insanlık dediğimiz şey o küçük iyiliklerin toplamıdır aslında.
İyilik olmadan bir dünya hayal edelim..
Sokaklar biraz daha karanlık olur mesela. İnsanlar göz göze gelmemeye başlar, çünkü vicdan rahatsızdır. Yardım isteyen birini gördüğümüzde içimizdeki ses “boş ver” derse, artık o ses bize değil, bir yabancıya aittir.
Sessizlik büyür, soğukluk yayılır.
İyiliğin sustuğu bir dünya, aslında insanın kendine sırt çevirdiği bir dünyadır. Çünkü iyilik, insan olmanın en sade, en derin halidir. Para, makam, unvan… hepsi gelip geçer ama bir iyiliğin bıraktığı iz, bir ömür kalır.
O yüzden belki de bugün, en çok ihtiyaç duyduğumuz şey büyük şeyler yapmak değil; küçük iyilikleri yeniden hatırlamak.Birine “geçmiş olsun” demek, bir başkasını dinlemek, bir çocuğun elinden tutmak…İyiliğin sesi bazen fısıltı kadar hafif olur ama yankısı dünyayı değiştirir. Ve unutmayalım:İyiliğin sustuğu yerde, kötülük bağırır.O yüzden ne olursa olsun, sesimizi kesmeyelim.Bir gülümsemeyle, bir “merhaba”yla olsa bile…