Özcan ALADAĞ

Tarih: 28.01.2021 08:47

İYİLİK HAREKETİ

Facebook Twitter Linked-in

Kışın ağır mevsim koşulları altında Adana’da maddi ve manevi anlamda ciddi sıkıntı çeken insanların yardımına koşmak, el uzatmak ve onları bu sorunlarından uzaklaştırmak hem kulun katında hem de Allah katında insana huzur, mutluluk ve sevap getiriyor.

Bu konuda yardımı kim yapıyor ve iyilik hareketinde kim bulunuyor ise bulunsun bu yardımlarının kabul olması adına dualarımızı göndermiş olalım.

Kentimizdeki belediyeler kim nerede aç ve yoksul ise ona uzanıyorlar. Gıda malzemesi gönderiyorlar. Akan ve oturulamaz durumda olan evlerini onarıyorlar. Sokakta kalan insanları kuru ayazda bırakmamak adına sarıp sarmalıyorlar. Yoksul ailelerin ihtiyaçlarını gideriyorlar.

Duydukları vakit, gördükleri an hemen harekete geçip sevap işliyorlar. Bununla da kalmayarak kendilerine yetemeyen insanların da ellerinden tutuyorlar.

Ben bunun adına sosyal belediyecilik diyen yerel yönetimleri az ya da çok sosyal belediyeciliği bir nebze de olsa gerçekleştirdikleri için tebrik ediyorum.

Sayısız müteahhidi doyurmak, partilisinin ihale ihtiyaçlarına yanıt vermek yerine halkının yarasını sarmanın bence çok daha doğru olduğunu düşünenlerdenim. Valiliklerin sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının yardım konusunda haklarını da teslim edelim. Onlar da ellerinden geldiğince yardımlarını esirgemiyorlar.

Devletin resmi kurumlarında bürokrasi hazretleri ve mevzuatlardan ötürü işler ağır aksak yürümüş olsa da en nihayetinde bir yere gelip çalışmak durumunda kalıyor.

Bir de sosyal sorumluluk projesi kapsamında gönüllülük esasına dayalı olarak hizmet veren vakıflar, STK’lar var. Bunlar da anlamlı hizmetler veriyorlar. Onları da tebrik ediyorum.

Bugün sizlere yardıma muhtaç binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Adana’nın Yüreğir İlçesi’ndeki Göç İdaresi önündeki manzaradan bahsedeceğim.

Yüreğir’de ikamet etmem nedeniyle bu Göç İdaresi’ni ve onun önündeki kalabalığı her daim görmek durumundayım. Sabahın erken saatlerinde Göç İdaresi ile işi olan, kimlik çıkaran, izin belgesi alan Suriyeliler kuyruğa giriyorlar.

Mahşer yeri gibi Göç İdaresi’nin önü…

Her kadının kucağında bir çocuk, karnında hamile olduğu bir çocuk ve yanında boy boy en az iki veya üç çocuk!

Yani 4 veya 5 çocuktan aşağıya olmayan bebelerle yürüyen kadınlar.

Bir şekilde devletten yardım aldıkları için kendilerine bir hayat düzeni kurmuşlar. Yanlış veya doğru ilerleyip gidiyorlar. Her ne kadar Türkiye’de ucuz işçilik sektörünü doğurmuş olsalar da, sigortasız yaşamı bir şekilde pekiştirmiş olsalar da hayatın gerçeği bu Suriyeliler.

Bir kısmı uzun zamandır Türkiye’de oturduğu için oturum izni almış olan kişiler bunlar.

Altlarında son model lüks araçlar olup da Göç İdaresi’ne gelenleri de görüyoruz. Yemeleriyle, içmeleriyle, giyinmeleriyle elit oldukları ortada olan Suriyeliler de var buralarda. Elbette olacak, bu tür insanlar da ülkelerini bırakarak geldiler Türkiye’ye…

Suriyelilere yönelik ilk Türkiye’ye geldiklerinde başlatılan iyilik hareketlerinden insanlarımız tamamen vazgeçmiş durumdalar. Yüreğir halkından biliyorum, Suriyeli konusu açılıp içlerinde yaşayan Suriyeliler gündeme geldiğinde çok duyarlı davranmıyorlar. Suriyeli insanlara ‘bizlerden durumları daha iyiler. En azından devletten maaş alıyorlar’ diyerek söze başlıyorlar.

Böyle bir duruma gelmişiz aslında.

Yerel yönetimler de Suriyeliler konusunda ‘başımızı kaşıyacak durumda değiliz’ yaklaşımındalar ve parasızlıktan dolayı da Suriyelilere yönelik sosyal sorumluluk projeleri içerisine girmiyorlar.

Yakın tarihte belirli bölgelerde Suriyeli muhtarları da görür isek hiç şaşırmam. Yani kendi muhtarlarını kendileri seçecek kadar doğum yöntemiyle çoğalıyorlar. Haliyle sorunları da hiç eksilmiyor.

Bu Göç İdaresi önündeki insanların işlerinin çok ağır aksak işlediğini, soğuk ortamda Suriyelilerin kucaklarındaki bebekle ayazda beklemek zorunda kaldıklarını görüyorum. Adana Valiliği Göç İdaresi’ne yönelik hizmetleri seri bir şekilde sürdürebilmek adına görevli sayısını ve işleyişi kolaylaştırıcı çalışma başlatmalıdır diye düşünüyorum.

O kucaktaki bebekleriyle saatlerce kadınların beklemesini doğru bulmuyorum. Bu anlamda iyilik hareketi içinde olan Adana Valiliği’nin bu konuya el atmasını, bu yığılmaları azaltacak, en azından randevu sistemine bağlayabileceği bir yöntemle sıkıntıyı çözmelerini kendilerine öneriyorum.

Allah kimseyi yerinden, yurdundan etmesin. Kolay değil. Bir başka ülkenden kalkıp bilmediğiniz bir ülkeye gelip bu olayları yaşayacaksınız.

Zor elbette…

Kadınları ve çocukları kuru ayazda saatlerce Göç İdaresi’nin önünde bekletmeyelim…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —