SEHER SOLMUŞGÜL


Kadın Olmak

İçinde yaşadığımız toplumda kadın olmak ekonomik ve kültürel bağlamlarda sıkıştırılmış bir kalıp hâline geliyor.


İçinde yaşadığımız toplumda kadın olmak ekonomik ve kültürel  bağlamlarda sıkıştırılmış bir kalıp hâline geliyor. Kadın kavramında en makbul olanı yada en makul olanı aranmakta.  En basitinden ekonomik özgürlük adına atılan her adımda öncelikle aile bireylerinin yada eşinden izn almak kaydıyla bu özgürlüğü elde ediyor. Yaşamı boyunca fiziksel, psikolojik  yada sözel olarak her türlü zorbalıkla mücadele eden kadınlar  kendi başlarına direnmeyi, ayakta kalmayı öğreniyor. Bu süreçte vermiş olduğu mücadeleler ile hayatı gerçek anlamda yaşayıp, keşfediyor... Kadın olmak demek bazen anne olmak, bazen tek başına olmak bazen de yalnızca sen olmak demek aslında. Çünkü kadın olduğun için tek sen varsın yada tek olmak zorundasın hiçbir karşı cinsten anlayış bekleyemezsin aynı hayatı yada aynı problemleri yaşamadığını sürece kadın olmak nedir bilemezsin. "Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir”  ama bu ifade tamamen kalıplaşmış bir ironidir. Gerçekte en çok yıpratılan varlıktır kadın. Nerelerde izi var hangi nesnelerin üzerinde dokunuşları var bunlar asla bilinmez. Kadın olmak en çok hor görülmemektir, anlaşılmamak dile gelmemektir, yok sayılmaktır... İnsan haklarının korunmasıyla  kadın ve erkek güç dengesinin gerçek anlamda sabitlenmesi tamamen hukuktan geçmektedir. Birçok ülkede de uzun yıllar boyunca  ve en nihayetinde siyasi gelişmelerle kadın ve çocuk hakları dikkat çekmeye başladı. Bu açıdan baktığımızda ülkemiz de bu konuda çeşitli fikir ayrılıkları yaşamaktadır. Cumhuriyetçilik ve Laiklik illeri doğrultusunda kadın ve erkek eşit bireylerdir. Son yıllarda kadın cinayetlerinin artması hatta günlük bir olay haline gelmesi oldukça can sıkıcı duruma geldi. Bu durum kimileri için vahşilik kimileri için olağan olaylardan bir tanesi olarak görmekte. Sırf bu olayların sıradanlaşması yüzünden kadın hakları bir önem ifade etmiyor bürokrasi yazılaşmış bir kağıttan ibaret...