Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’dan samimi bir itiraf gelmiş!
Gelmiş diyorum, yerel basına veya Adana’daki basına açıklama yapmadığı ve İstanbul’daki Sözcü Gazetesi’ne bilgi verdiği için ‘uzaklardan gelen sese göre’ gelmiş deme ihtiyacı duyarak böyle yorum getirdim.
Tıkanmışlığın sebebi elbette birden fazladır. Lakin ben son açıklamasındaki tıkanmışlık sebebinden bahsetmek istiyorum. Sonrasında başkaca tıkanmışlığı da yorumlarıma ekleyeceğim.
Ulaşım A.Ş’ye 200 işçi almak istedi Sayın Karalar. CV’ler harekete geçti ve insanlar ‘iş olsun da ne olursa olsun’ diyerek adeta akın ettiler bu başvuruya.
Karalar’ın Sözcü’ye yaptığı açıklamaya bakılacak olunursa 45 bini üniversite mezunu olmak koşulu ile toplamda 52 bin kişi başvurmuş bu ilana Adanalı gençlerden. Daha da artmasını bekliyorlarmış!
Karalar soruyor. Bu üniversite mezunlarını nerede çalıştıracağız? Hangi işi vereceğiz?
Neye ihtiyaç var ise oraya vereceksiniz Sayın Başkan…
Sosyal bilimler mezunu başvuruyor, onu park bahçelerde mi görevlendireceğiz? Ağır vasıta araç mı sürdüreceğiz? Diyerek Sayın Karalar bir de sorularının arkasından başkaca sorular getirip yorumunu da yapmayı ihmal etmiyor.
“Bu kadar çok üniversite kurulursa ve ona göre iş alanı yaratılmaz ise ülkenin geleceği nokta bu olur. Gençler ne yapsın, çaresiz. Biz de mümkün olduğunca el uzatmaya çalışıyoruz ama bir noktadan sonra tıkanıyor. Biz de, belediyeler olarak bunun altında eziliyoruz."
Türkiye’nin kanayan yarası bu Sayın Başkan. Tıkanmışlığınız sadece bu olsa Sayın Karalar.
Bence asıl tıkanmışlığınız başkaca konular üzerinde.
Örneğin partilinizi işe alamıyorsunuz, tıkandınız.
Kimseye iş sözü vermediğinizi belirterek işin içinden çıkıyorsunuz ama tıkandınız.
Ekonomik olarak ‘iflas etmiş’ bir belediye devir aldınız. Eliniz kolunuz bağlandı, tıkandınız.
Hazırlıksız yakalandınız. Ehil kadroları yönetime getirmediniz, getiremeyeceksiniz de. Çünkü belediyeye herkesi getirip çalıştıramıyorsunuz. Kadro kurmakta zorlandınız, proje üretmekte zorlandınız ve tıkandınız.
İYİ Parti’ye ve HDP’ye seçim ittifakınız olması nedeniyle istediklerini verememekten dolayı tıkandınız.
Belediye meclisinde çalışamaz duruma geldiniz yeri geldi isyan ettiniz. Tıkandınız.
Kendi partinizin içindeki tüm siyaseti kendiniz yönlendirip müdahil olmanızdan kaynaklı olarak tıkanma yaşadınız.
Aslında bu tıkanmışlığı uzattıkça uzatabiliriz.
Bu tıkanmışlıkları İstanbul’daki gazetelere demeç verip yayınlatarak, yaygın kanallara ekranlara çıkıp anlatarak aşabilecek misiniz?
Hiç sanmıyorum.
İstanbul’daki medya ayağını kullanarak yerel medya ile aranızdaki mesafeyi açarak da başka bir tıkanmışlığı önümüzdeki süreçte yaşamanızı hiç ama hiç arzu etmeyiz. Çünkü siz bu şehrin ‘emin insanı’ olarak belediye başkanlığı yapıyorsunuz.
İflas etmiş bir belediyeyi ayağa kaldırıp kendi kendinize yeter bir belediye haline getirebilirsiniz. (Aslında hiç sanmıyorum, bunu da peşinen söyleyeyim) Gün gelir koltuğu devir edersiniz. O kendi iş yeriniz gibi gördüğünüz belediye bakarsınız başkalarının sevk ve idaresine geçmiş.
Benden size dost ve bir kardeş tavsiyesi…
Yüzünüzü İstanbul medyasına değil, Adana’ya döndürün biraz da…
Çünkü biz bu şehrin seçmeniyiz, ferdiyiz. Yerel basınıyız. Dün siyasete adım attığınızda sizin yanınızda İstanbul medyası olmadı. Sizin milletvekili aday adayı olduğunuzda, il başkanı olarak görev yaptığınızda İstanbul medyası sizin yanınızda değildi.
Bu sitemlerimizi de bir şekilde dile getirip ‘ümit ederim ki medya konusunda da tıkanmazsınız’ diyorum ve tıkanmışlıktan kurtulmak dileğiyle…
