Kurtuluş KILINÇ


KATLİAMCI BARIŞ (!) GÜVERCİNLERİ HESAP VERECEK

Önce bir kısa ileti paylaşıldı barış (!) güvercinlerinin sosyal medya hesaplarından; "halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz.” Ardından daha uzun bir ileti; Halklarımıza ACİL EYLEM ÇAĞRISI!


Önce bir kısa ileti paylaşıldı barış (!) güvercinlerinin sosyal medya hesaplarından; "halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz.” Ardından daha uzun bir ileti; Halklarımıza ACİL EYLEM ÇAĞRISI!
Kobanê'de yaşanan katliam girişimine karşı 7'den 70'e bütün halklarımızı sokağa, alan tutmaya ve harekete geçmeye çağırıyoruz. Bütün uluslararası kurumlar, demokratik kitle örgütleri, emek ve meslek örgütleri, kadın ve gençlik örgütleri, demokratik güçler Kobanê'de yaşanan vahşete karşı harekete geçmelidir. Bundan böyle her yer Kobanê'dir! Kobanê'deki kuşatma ve vahşi saldırganlık son bulana kadar SÜRESİZ DİRENİŞE çağırıyoruz!”

Barış Süreci, Açılım Süreci, Demokratikleşme Süreci artık adına her ne diyorsanız işte öyle bir süreç vardı o günlerde ülkemizde. Devlet uzun yıllardır zulmettiği halkına karşı yeni bir sayfa açmak istiyordu. İşte bu süreçte başta Kürt kökenli kardeşlerimiz olmak üzere etnik ve kültürel kimlikleri nedeniyle devletin hep ikinci sınıf vatandaş olarak gördüğü halklara karşı bir yumuşama, hatta daha açık yazalım devletin bir bedel ödeme süreci yaşanıyordu.

İşte böyle bir süreçte Suriye’nin Ayn-el Arab (Kobani) bölgesinde İŞİD'li teröristler ile PKK’lı teröristler arasında kalan sivil halka yönelik zulümlerden Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni sorumlu tutan sözde barışsever özde terör örgütü sempatisi ile öne çıkmış bir takım çevreler başta Kürt halkı olmak üzere herkese sokağa çıkma tavsiyesinde bulunuyor ve insanları direnişe (!) çağırıyordu.

Bugün gelinen noktada hala özlenen o barış gelmemişse ve daha da derinleşmiş ise acılar işte bu çağrıyı yapanların sorumsuzluğu yüzündedir. İşte bu yüzden o günden bu güne terör olayları nedeniyle hayatını kaybeden/şehit olan kim varsa kanı bu katil sürülerinin elindedir.

Televizyona çıkıp saz çalıp türkü söyleyerek, "Ben de sizdenim" mesajı vermeye çalışan yetiştirilmiş ajanlar,gerçek yüzünü işte o zaman gösterdi âleme. Bu çağrının birkaç gün öncesinde yapılan ve tarihin belki de en kısa grup hitabı olarak kayda geçen konuşmada da hırsını, hıncını ve kinini zaten açık bir şekilde ifade etmişti.

Hâlbuki nasıl güzel bir hava vardı o sıralar ülkede. Herkes baharın müjdesini bekliyordu ancak bu çağrıların ardından bahar, hazana döndü.

Tatlı su solcuları, emperyalist sağcılar ve kendi çocuğunu bira festivallerine, dünyanın en güzel yerlerinde tatile, en meşhur otellerinde konaklamaya, yurt dışına okuması için koleje, başka insanların çocuklarını ise 'özgürlük ve devlet kurma' yalanı ve hayaliyle dağlara gönderen Kürt düşmanı siyasetçiler de destek oldular bu açıklamaya ve gençleri sürdüler sokağa. Kendileri bir elinde viski ile olayları ‘ah-vah’ içinde televizyondan izlerken milletin çocukları birer birer düştü toprağa.

Gözü dönmüş terör yandaşları acımadı kimseye. Henüz 16’sında küçücük bir çocuğu ve arkadaşlarını hunharca katlettiler. Böyle yazınca sıradan bir ölümmüş gibi gelebilir ancak; bir eve sığınan gencecik insanların yardım çığlıklarını duysaydınız, onların önce bıçaklanıp, sonra en az üç kat yüksekten merdiven boşluklarından atıldığını bilseydiniz, ardından kafasının taşla ezildiğini, üzerinden araçla geçildiğini ve en sonunda da ölmeyince diri diri yakıldığını fark etseydiniz sıradan bir ölüm olarak nitelendiremezdiniz o sırada yaşananları.

Bu bir katliamdı ve bu katliama öncülük edenler maalesef hala kendilerince yaptıklarını/yazdıklarını/söylediklerini savunacak aptalca cümleler kurabiliyorlardı.

Olayların ardından değişik guruplardan 50’den fazla insan öldü. Sonra köküne kibrit suyu döktüler barışın.

O gün bugündür yine hasretiz gerçek bir barışa, Yine terörü kazımak için ana kuzuları kar kış demeden dağlarda. Her gün bir yiğidin şehadet haberinin alıyoruz kan düşünce toprağa.

6-7-8 Ekim tarihlerinde yaşanan katliamın sorumluları hesap vermeden, bu katliamı başlatanlar, katliama ön ayak olanlar, destek çıkanlar ve sürmesi için çeşitli açıklama yapıp bildirilere imza atanlar yargılanıp ceza almadıkça, ellerinde kan kurumadıkça, barış (!) güvercinleri hak ettikleri cezayı almadıkça bu ülkeye beklenen barışın gelmesi imkânsız.

Katiller bir an önce hesap vermeli ve katliamlarının bedelini ödemeli.