Ruha dinginlik, içe sakinlik veren şeyin adıdır huzur. Hayatı huzurla yaşamak için biraz sabır, biraz da emek sarf etmekten geçiyor. Yavaş yavaş meşakkatli yollardan ilerleyerek, aynı bir bebek ilk adımlarını atarken önce emekler, sonra tutunur ve sonra küçük küçük başlar ya adımlarını atmaya işte tam böyle. Düşe kalka yaşanıyor her şey daha çok düşerek ama, çünkü istekler kolay kolay elde edilemiyor. Arzulamak, dilemek, istemek bunların hepsi gönlümüzden istediğimiz şeylerin bütünü aslında. Gerçekte mutlu olduğumuz şey ise başarabilmek, kendi çapımızda edindiğimiz küçük zaferler, ben yaptım diyebilmek. Başarmanın haklı gururunu yaşamaktır. Zaman ilerledikçe daha doğrusu büyüdükçe içsel huzursuzluklar dolup taşıyor hayatımızda. Bir beden büyüyor sorunlar çünkü büyüyoruz omuzlarımıza yüklenen yükler bedenimizden kütlelerce daha ağır oluyor bunu yalnızca sen biliyorsun nedeni ise herkesin yükünün kendine ağır olmasıdır. Bazen bir iğnenin elinize batması bazen de sadece bir bardağın çatlamasıdır içinizi yakan şeyler çünkü o iğne parmağına batmadan anlamazsın hissettiklerini minicik bir acı seni kendine getirir. Allah'ım ben ne yaşıyorum? neler ile savaşıyorum? hangisi daha ağır geliyor? İnsanın içinde biriktirdiği kaygılar mı? Yoksa yaşamış olduğumuz evrende bir şeylere tutunarak verdiğimiz mücadeleler mi? Bildiğim tek şey var oda içinde yaşadığımız toplum bizi yalnızca kaygılara itiyor, huzuru değil, huzursuzluğun içinde yaşamaya mahkum kılıyor. Bu yüzden yaşadığımız evren kaygıların beşiği...