Belediye meclisi toplanacakmış… Toplanamadı.
Çünkü 15 meclis üyesi “can güvenliğimiz yok” diyerek toplantıya katılmadı. Şaka gibi. Kozan tarihinde görülmemiş bir skandal. Bu şehir, yol beklerken, su isterken, çözüme susamışken; meclis üyeleri kendilerini tehdit edilmiş hissedip kaçıyor.
Buyurun size yerel demokrasi!
Ne oldu da, halkın iradesiyle seçilmiş 15 kişi, bir anda koltuğundan doğrulup meclise gelemedi? Kim tehdit etti? Ne söyledi? Nerede söyledi? Açıklayan yok! Duyan yok! Sadece bir sis perdesi, arkasında dolaşan dedikodular. Yabancı numaralardan gelen mesajlar, isimsiz tehditler... Kimsenin eli taşın altına gitmiyor ama herkes uzaktan akıl veriyor.
Ey meclis üyeleri… Size bu koltukları Kozan halkı verdi. Mahalle mahalle, sokak sokak oy toplayarak geldiniz oraya. Şimdi soruyorum: Sizin göreviniz bu şehri temsil etmek mi, yoksa tehdit alır almaz tüyüp “mağdur edebiyatı” yapmak mı? Eğer gerçekten tehdit aldıysanız çıkın açıklayın. Kozan halkı sizin arkanızda durur. Ama meclise gelmeyip gizemli bir korku hikâyesine sığınıyorsanız, bu sizin değil halkın ayıbı olur. Sandık, bu defteri öyle bir kapatır ki, bir daha açamazsınız.
Ve gelelim Belediye Başkanı’na…
Sayın Başkan, siz bu işin neresindesiniz?
Oturduğunuz makam, krallık tahtı değil. Siz, o salonda milletin iradesini toparlamakla mükellefsiniz. Ne demek “Bir daha gelmezseniz meclisi feshederim”? Siz meclis mi feshedersiniz? Türkiye Cumhuriyeti belediyelerinde “meclisi feshetmek” tehdit değil, hukuk işidir. Ama siz, meclis üyeleri tehdit edildi diyor diye, bir de üstüne “feshederim” tehdidiyle cevap veriyorsunuz.
Bravo size.
Bu şehirde tehditten şikâyet edenlere, yine tehditle karşılık veren bir anlayışla yönetim sergileniyor. Bu mudur halkın beklediği vizyon? Bu mudur çözüm?
Herkes bir şey söylüyor ama kimse çıkıp doğrudan konuşmuyor. Meclis salonu savaş alanı mı? Orada ne oluyor? Kimin elinde ne var? Kim, kime ne dedi? Kim, kimi hangi çıkar için susturmaya çalışıyor?
Halk kör değil, sağır değil, aptal hiç değil.
Kozan halkı artık çukur değil kaldırım, torpil değil hizmet, slogan değil çözüm görmek istiyor. Ama siz hâlâ iç hesaplaşmalarla uğraşıyorsunuz. Şehrin geleceğini kişisel komplekslerinize kurban ediyorsunuz. Bu şehirde taş üstüne taş koymak varken, siz birbirinize taş atıyorsunuz!
Bu meclis, bir tiyatro sahnesine döndü. Ama rezalet bir oyun oynanıyor. Oyuncular kötü, senaryo ucuz, yönetmen dağılmış, seyirci de tiksinmiş durumda.
Kısacası: Halk sizi izlemiyor artık. Yargılıyor.