EMRAH ATAŞ


KOZAN’IN SİYASETÇİLERİNİN UTANMASI GEREKEN YAZI

Kozan, 132 bin nüfuslu bir şehir. Gerçekten. Ama yemin ediyorum, bazen bu kadar insan bir araya gelince, böyle bir çöplüğün içinde kayboluyorlar.


Kozan, 132 bin nüfuslu bir şehir. Gerçekten. Ama yemin ediyorum, bazen bu kadar insan bir araya gelince, böyle bir çöplüğün içinde kayboluyorlar. O kadar az değerleri var ki, memleketin başına ne geldiğini hâlâ anlamıyorlar. Yazık! Yazıklar olsun! Herkesin ağzı kulaklarında, cebinde parası, ama bu şehre, bu insanlara verdikleri tek şey "hiçbir şey".

Bir köprü var bu şehirde, Ölüm Köprüsü. O kadar ilgisizsiniz ki, bu kadar basit bir sorunu bile çözemediniz. Korkulukları kırılmış, demirleri çürük. Bir tane lamba koymakla "yaptık" diyorsunuz. Lamba, hem de yanıp sönüyor, adeta insanları uyarıyor: "Gelme, buradan geçme, bu köprü sana mezar olur." Hem de en ucuz çözümle! 2000 liraya halletmişsiniz, helal olsun! Birkaç kırık demir, bir kaç sönük lamba, işte bu kadar! Hem de bir gencimizin hayatını kurtarmak yerine… Hayatını kaybeden birinin bedelini, bu kadar ucuz hale getirmek, ne kadar aciz olduğunuzun kanıtıdır.

Gerçekten merak ediyorum; bu şehirde yaşayan insanlardan, işinize gelenlere kadar herkesin tek derdi, "koltukları nasıl korurum" olmuş. Ama iş memleketin gerçekten bir ihtiyacı olduğunda, ya sırtını dönüyorsunuz, ya da çıkıp iki laf ediyorsunuz. Ne yaptınız ki bugüne kadar? Atama  yapmaktan başka ne iş yaptınız?

Burada halk perişan, işsizlik almış başını gitmiş. Ama siz hala koltukları kaptığınızda şov yapmayı, adınıza dua ettirmeyi, her fırsatta "biz en iyisiyiz" demeyi unutmadınız. Oysa buradaki insanlar sadece bir şey bekliyor: Bir adım, bir çözüm.

Kozan halkı, her geçen gün yavaşça tüketiliyor. O kadar duyarsızsınız ki, insanlar ölse bile umrunuzda olmuyor. Bir köprü genişletmeyi bile başaramadınız. Olanlar, sadece "bizim yapamadıklarımız" arasında yazılıyor. En basit şeyleri bile halledemiyorsunuz. Sadece laf var, bolca laf! Ama icraat mı? Hangi icraat?

Eğer bu kadar beceriksizseniz, yapın bir şey! Çıkın ve itiraf edin: “Biz bu şehirde hiçbir şey yapamayız.” Gerçekten itiraf edin! Gerçekten cesaretiniz varsa, "Bu halkı biz kandırdık, bu halkı biz oyaladık" deyin. Ama susmak, buna razı olmak, adeta halkı çıldırtmak demektir.

Ya siz ne iş yapıyorsunuz?
İktidar partisi... Başka bir işte bulamadığınız elbiseyi burada da giymek zorunda mısınız? Siz şu köprüyü yapmak için kaç yıl beklediniz? Ama bir araya gelip gerçekten çözüm üretmek için tek bir adım atamadınız! Bir tane çivi çakamadığınız yerden, her yerinizi övüyorsunuz.

MHP… Ne iş yapıyorsunuz siz? Neredesiniz? Oturduğunuz yerden mi bakıyorsunuz halkın ölmesine? Koltuk hırsından başka bir derdiniz yok mu? Gerçekten ne iş yapıyorsunuz?

CHP… İki lafla ne değiştirdiniz? Aslında laf yapıp ortalığı birbirine katmak dışında ne yaptınız? Herkes size gülüyor ama hala orada koltuğunuzu korumak için her yolu deniyorsunuz. Bu şehri ayağa kaldırmak için ne yaptınız? Ya da başka bir deyişle, bu şehri geriye götürmek için neyi başardınız?

İYİ Parti… Hadi gelin, sizi de bu listeye dahil edeyim. Sizin de atıp tuttuğunuzdan başka bir şey yok. Ya biriniz koltuğunda oturur, biriniz de "ben bu işe en çok katkı sağladım" der. Ama ortada hiçbir şey yok.

Ve diğer partiler… Neyse artık! Siz sadece birer simgesiniz. Gerçekten adını bile zor hatırlıyoruz. Geçen seçimde ne oldu? Ne yaptınız? Hiçbir şey! Koltuk sevdası, kuru laf sevdası, başka hiçbir şey yok!

Bu şehirde insanların tek beklediği şey çözüm. Ne iktidar ne de muhalefet bu şehre hizmet etmiyor. Sadece kendi çıkarları için bu memleketi bir balon gibi şişirip, patlamasını bekliyorlar. Sizler şu anda halkın cebinden harcadığınız paralarla, kendi ceplerinizi dolduruyorsunuz. Bu da yetmediği için hep bir koltuk kaygısı içindesiniz. Ne kadar düşebilirsiniz? Daha ne kadar batabilirsiniz?

Bir gün gelir, bu halk bunları unutmaz. Kozanlılar birbirine sahip çıkar, ama unutmaz! Ve bir gün gelir, bu halk size "Bizim paralarımızla, umutlarımızla oynadınız!" der.

Beceremiyorsanız, çekilin! Hadi, çekilin ve bırakın bu memleketi kendi haline! Çünkü size duyulan öfke o kadar büyük ki, bir gün bu halk sesini yükseltecek, ve sizi yerin dibine sokacak!