Kurtuluş KILINÇ


MACERAYI SEVERİM HOCA! HODRİ MEYDAN

"Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" sözü Hz. Ali’ye ithaf edilen çok önemli bir söz. Gerçi bir kısım insanlar bu sözün ilmin kapısı olarak bildiğimiz Hz. Ali tarafından yaşadığı bölgede kendisine ilim namına bir şey öğretecek kimse olmadığı anlamında söylediğini iddia etse de ben bugün çoğumuzun kullandığı anlamla kullanmak istiyorum.


"Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" sözü Hz. Ali’ye ithaf edilen çok önemli bir söz. Gerçi bir kısım insanlar bu sözün ilmin kapısı olarak bildiğimiz Hz. Ali tarafından yaşadığı bölgede kendisine ilim namına bir şey öğretecek kimse olmadığı anlamında söylediğini iddia etse de ben bugün çoğumuzun kullandığı anlamla kullanmak istiyorum.

İlim öğreten kimseler yani öğretmenler aslında biliyor olsalar birçoğu bugün, "Nereden üç kuruş daha fazla para kazanırım" derdine düşmeden, borsalarda, arsa, tarla ya da araç alım satımı gibi işlerde tüccarlık yaparak ömürlerini çürütmeden insana yatırım yapsalar hem ülkemiz çok daha farklı bir konumda olurdu hem de ahiret defterleri hiç kapanmayacak şekilde işler dururdu.
Neyse çok uhrevi şeyler yazmayalım da asıl konumuza dönelim.

Bugün birçok öğretmenin ekonomik anlamda dert yanmasına bakmayın. Çoğu kârdan zarar ettikleri için üzülüyorlar. Hemen hepsinin en az bir evi ve son model bir arabası var. Yazlıklarını, kışlıklarını, hobi bahçelerini vs. saymıyorum bile.

Helalinden kazananlara lafımız yok tabi. Bana kalsa işini hakkıyla yapan öğretmenlere bugün aldıklarının en az üç kat fazlasını verirdim ama iş bana kalmıyor maalesef.

Helalinden kazananlara lafımız elbet olamaz ama bazılarına söyleyecek/yazacak daha çok sözümüz var.
Bu satırların yazarı kardeşiniz 19 yaşından bu yana medyanın hemen her alanında çalışmış, mesleğe radyo programcılığı ve DJ’lik ile başlayıp birçok radyoyu yönetmiş, ardından internet haber sitelerinde yöneticilik yapmış daha sonra televizyon kanallarında haber ve program müdürlüğü yapmış, birçok siyasi ve içtimai programların yanında ana haber bültenleri sunmuş, iki yıldan fazla bir zaman önce Çukurova Barış Gazetesi’nde haber ve köşe yazmaya başlamış, röportajlar yapmış ve bu yılın başı itibariyle de Sorumlu Yazı İşleri Müdürü görevini üstlenmiş bir insan.

Bugüne kadar yaptığım her işte suya sabuna dokundum. Yazıl(a)mayanları yazmaya çalıştım. Emeğimin hakkıyla ailemin rızkını çıkarmaya çalıştım. Asla iftira atmadım. Yalan söylemedim, yazmadım. Belgesiz hiçbir konuyu gündeme getirmedim.

Peki, öğretmenlerden girip de bunca paragrafta kendimi neden anlattım?

Çünkü bunca yıllık meslek hayatım boyunca ilk defa savcılığa şikâyet edildim. Hem de bir öğretmen (!) tarafından. Birçok yazımın sonunda hakkında isim vererek yazdığım insanlar için bile "İnşallah beni mahkemeye verir de ben de elimdeki belgeleri mahkemeye sunarım. Böylece bir kez daha resmi kayıt altına geçer" yazmış ve hiç birisi tarafından şikâyet edilmemişken bir taciz olayıyla ilgili mahkeme kararları elime geçince belgede adı yer alanların ad-soyad, TC No, adres gibi kişisel bilgilerini de kapatarak verdiğim halde sosyal medyadan paylaştığım o belgelerde de öğrencilerin kendilerini taciz ettiğini iddia ettiği ve hakkında daha önce birçok usulsüzlük, yolsuzluk ve türlü iddialar bulunan bir isim beni savcılığa şikâyet etti.

Açıkçası çok ÜZÜNtü duydum.

Üzüntümün nedeni savcılığa şikâyet edilmem değil. Ahlaki anlamda her türlü pisliğe bulaştığı iddia edilen, mahkeme tutanaklarına yansıyan, amirleri tarafından farklı cezalara çarptırılan ve bu yüzden görev yerleri değiştirilen bir kişinin beni şikâyet etmiş olması.

İşte bu olmadı hoca!

İşin daha acısı ne biliyor musunuz? Az önce de yazdığım gibi mahkeme kararında öğrencilerin, kendilerini taciz ettiğini iddia ettiği bu kişi hala Adana’nın Seyhan ilçesinde bir okulda yönetici.
Madem o, elindeki imkânlarla yasal hakkını kullandı ve ben kişisel hiçbir bilgisini vermediğim halde beni mahkemeye verdi o zaman bundan sonra sıkı dursun.

Zira daha önce nasıl amirini ismini de kullanarak yazdığım yazılar sonrasında yerinden ettiysem şimdi sıra kendisinde.

Bu konuyla ilgili bir sonraki yazı ne zaman olur bilmiyorum ancak ne zaman olursa olsun ismini de vererek yazdığımda bakalım o zaman da şikâyet edebilecek mi beni?

Macerayı severim hoca! Hodri meydan.