Değerli dostlar; İslam dini Allah’ ın peygamberlere ve son peygamberi olan Hz. Muhammet Mustafa (S.A.V)’ ya vahiy yoluyla bildirildiği bilgileri “Hakiki İlim” olarak sunmuştur. Aklı, duyu organları ve tecrübeye dayalı, vahiyle uyumlu topluluk haberini de ilim kaynakları olarak açıklamıştır. Peygamberimiz söyle buyurmuştur: “ İlim talep eden rahmet talep etmiştir. İlim öğrenmek farz olmayan namaz, oruç, hac ve cihad dan daha faziletlidir.” “ En faziletli sadaka müminin bir bilgiyi öğrenip onu bir Müslüman kardeşine öğretmesidir.”
İslami eğitim ve öğretimin vahyin yanı sıra akla, duyu organlarına ve yalan üzerine ittifak etmeleri mümkün olmayan kişilerin (yalan söylemeyen dürüst kişiler) haberine dayanması hususu. Kur’ an-ı Kerim’ de şöyle emrolunur; “Kur’ an kat’ i bilginin tam gerçeğidir.” “ kur’ an ve Kur’ an’ ın açıklamaları olan sahih hadislerin verdiği bilgiler dışında) hakkında bilgi sahibi olmadığı şeyin ardına düşme” “ Şüphe yok ki zan Faraziye, hak olan ilim yerini tutmaz.” “O halde, bilmediğiniz hususlarda niçin tartışmaya giriyorsunuz?” “ Eğer bilmiyorsanız bilgili olanlardan sorunuz” “Size intikal eden bilgileri de iyice araştırınız” “ Biz delilerimizim akıllarını kullanabilenler için iyice açıkladık” “ Aklınızı kullanamayacak mısınız”
Bu hususta peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor. “Tecrübe sahibi gibi bilgili yoktur”, “ Haber müşahade gibi değildir.” “Güneş gibi açık olmayan hiçbir şey üzerinde nihayi (son) kararına verip doğruluğuna şahadet etme.”
Manalarını sunduğumuz ayet ve hadislerden açıkça anlaşılmaktadır ki İslam dini hür düşünceyi ve müsbet ilim usulünü ölçü kılmıştır. Bu ölçüyü kabul etmeyenleri de yermiştir. Kur’ an da şöyle buyrulur. “ Ey Peygamber! (Yaratıcı olmadan yaratıldıklarını iddia eden, Allah2 ın insanları idareleri için gönderilen şeraiti kabul etmeyen maddei ve inkarcılara) de ki; “ Davanız da gerekçi iseniz bana ilmi bir belge getirin.” Değerli dostlar ilim öğrenmek, bilmek, bilgili olmak ne kadar güzel bir şeydir ki bütün ilim müspet ilim sahibi âlimler hayatın her safhasında ve dünya durdukça öğülmeye saygı duyulmaya layık olmuşlardır. Bilmek çok önemlidir. Yunus Emre şöyle der; “İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir. Sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır. Demek ki ilim önce kendini bilmektir. Kendini bilen kişi oturmasını, kalkmasını, konuşmasını, susmasını, yemesini, içmesini giymesini, sevmesini, nefret etmesini usulünce bilen kişi demektir. Allah yar ve yardımcını olsun. Selma ve dua ile.
DÜNYA
Ne acayipsin dünya
Çeşit çeşit kul sende
Pulun değeri altın
Altının ki pul sende.
Fahişeye madalya
Hırsızlara plaket
Katil batıya alkış
Müslümanlara nefret.
Ne kadar gider bilmem
Bu düzen böyle bozuk
Parlayan hakikati
Görmeyen göze yazık.
Müslüman coğrafya da
Her şey gavura hizmet
Ne yuvalar bozuldu
Çoğu geçirdi cinnet.
Üzülme Armağan’ ım
Küfrün sonu yakındır
Zafer inananların
Hakimiyet hakkındır.

