MÜFİDE NUR SEDEF


NE KADIN ÜSTÜN , NE ERKEK… ÜSTÜN OLAN İNSANLIK

Bazen hayatın gürültüsü içinde neyin eksik olduğunu unuturuz.


Bazen hayatın gürültüsü içinde neyin eksik olduğunu unuturuz. Hep bir şeyler ters gider gibi olur ama adını koyamayız. Belki de eksik olan şey, birbirimizi gerçekten anlamaktır. Kadını da, erkeği de… İnsan olmayı, birbirimizin gözünden görebilmeyi…
Kadına hep "nazik ol", "sus", "çekil kenara" dedik. Erkeğe ise "güçlü ol", "ağlama", "yıkılmaz ol" dayatmaları yaptık. Sonra da biri kırıldığında şaşırdık, diğeri içten içe yandığında anlayamadık. Halbuki duygular kadın-erkek ayırt etmezdi. Kalp, cinsiyete göre atmazdı.
Kadınlar yıllarca sessizce mücadele etti. Kimi zaman bir ofiste, kimi zaman mutfakta, kimi zaman çocuğunu büyütürken, kimi zaman kendini küçültmemeye çalışırken… Erkekler ise duygularını göğüs kafesinin içine hapsetti. Ağladıkları zaman "zayıf", kırıldıklarında "kız gibi" damgası yediler. Ve bu baskı, içlerinde duvarlar ördü. Her iki cins de yorgun aslında, sadece farklı yerlerinden...

Kadın, sadece anne değildir; hayalleri olan bir insandır. Erkek, sadece ekmek getiren değildir; yüreğiyle var olan bir dosttur. Kadın sezgidir, dirençtir, üretimdir. Erkek anlayıştır, korumadır, hissediştir. Her biri, diğerinin eksiğini tamamlar ama yarışmak için değil; birlikte yürümek için.

Toplum, bu dengeyi kuramadıkça hep bir taraf eksik kalıyor. O yüzden ilişkilerimizde doyumsuzluk var. O yüzden yalnızlıklarımız kalabalıklaşıyor. Kadın ve erkek yan yana geldiğinde tamam oluyor aslında. Kalbin sağ yanı gibi, sol yanı gibi… Biri atmadan, diğeri de yaşayamıyor. Bugün artık yeni bir başlangıç zamanı. Yarışmayı değil, tamamlamayı öğrenmeliyiz. Kız çocuklarına “sen de yaparsın” derken, erkek çocuklarına “sen de ağlayabilirsin” diyebildiğimiz bir dünya kurmalıyız. Çünkü güçlü kadınlar kadar merhametli erkeklere de ihtiyacımız var. Dünya, yalnızca biriyle değil; birlikte güzelleşiyor.

Simone de Beauvoir, "Kadın doğulmaz, kadın olunur" demişti.
Bugün şunu da eklemeliyiz:
“Erkek doğulmaz, insan olunur. ”Çünkü cinsiyet, biyolojik bir gerçek olabilir…
Ama insanlık, bir seçimdir.
Ve o seçimi yapmadıkça, ne kadın tamamlanır…
Ne erkek gerçekten anlaşılır.

Bu yüzden artık el ele vermeliyiz.
Yarış değil, yoldaş olmalıyız. Yoksa birlikte yaşarken bile, ayrı dünyaların yalnızları olmaya mahkûmuz. Kadın ve erkek… El ele tutuşmadıkça, dünya bir tarafı eksik döner.
Ve biz o eksik tarafta hep biraz buruk, hep biraz yalnız kalırız. Bugün, kalbimize şu sözü yazmalıyız:
"İnsan olunmazsa, hiçbir unvanın anlamı yoktur."
Ve unutmayın…
Kadın ve erkek, birbirini ezdiğinde değil; anladığında insanlık kazanır.