Bugün, hepimizin bildiği gibi, 1. derece deprem bölgesi. Yani, büyük bir sarsıntıya her an hazır olmalıydık. Ama işte, bu ülke için alışık olduğumuz tablo: Hiçbir şey yapılmıyor.
Kozan, Ecemiş, Karataş ve Karaisalı fay hatlarının tam üzerinde. Bu hatlar, her an büyük bir felaketi tetikleyebilecek kadar aktif. Hem de öyle böyle değil, bu fay hatları, deprem üretme kapasitesi yüksek olan aktif hatlar. Yani, Kozan’da büyüklüğü 7'nin üzerine çıkabilecek bir deprem, yıkıcı sonuçlar doğurur. Bu kadar büyük bir riskin içinde yaşarken, hala yapılmayanları gözlerimizle izliyoruz. Bunları görmemek mümkün mü?
Kozan’ın nüfusu 135 bin. Her yıl deprem vergisi adı altında *milletin cebinden* milyonlarca lira toplanıyor. Hadi diyelim ki bu paralar, gerçekten deprem öncesi önlemler için harcansın... Peki, ne oldu? Ne yapılmış? Hiçbir şey! Kozan’daki binaların büyük kısmı, deprem yönetmeliklerine uygun değil, zemin etütleri yetersiz, inşaat kalitesi düşük. Bu yapılar, 5 büyüklüğündeki bir depremde bile kolayca yıkılabilir durumda. Ancak bunun farkında olan yok! Kozan halkı, her an “bir deprem olabilir” korkusuyla yaşamaya devam ediyor.
Birileri çıkar, bu yazıdaki eleştirileri “haksız” diyecek. Hadi bakalım! 1999 İzmit depreminden sonra Türkiye’de bir şeylerin değişmesini bekledik. Ama ne değişti? Deprem vergisiyle toplanan paralar, gizli kasalarda mı kayboldu? Devletin bu konuda bir sorumluluğu yok mu? Geçici çözümlerle, temel sağlamlık testleri yapılmadan, doğru düzgün denetimler yapılmadan, hala yıkılacak binaların listesi yok.
Kozan’daki mevcut yapılar, ciddi anlamda *depreme dayanıksız. Zemin etütleri yok. Binaların çoğu, sağlam zemine inşa edilmemiş. Peki, bu kadar büyük bir riski görmüyor muyuz? Birkaç yıl önce, burada 5 büyüklüğünde bir deprem oldu. Herkes korktu, panik yaşandı ama ne değişti? Hiçbir şey!
Şu soruyu soralım: Deprem vergisi adı altında, her yıl milyarlarca lira toplandı, ama bunlar nerede? Kozan’da hala sağlam bir deprem planı yok. O zaman biz de soralım: Devlet, vatandaşını neden yalnız bırakıyor? Depremlerle mücadele etmek bu kadar zor mu? Yoksa bu düzeni kuranlar, sadece koltuklarına yapışarak halkı unutmuşlar mı?
Kozan’da yapılması gereken en acil şey, binaların güçlendirilmesi, sağlam zemine oturtulması ve zemin etütlerinin düzgün şekilde yapılmasıdır. Ama bunlar yapılmıyor. Yine halk, her depremde kurban olmaya mahkûm ediliyor. Bu bir devlet suçudur!
Kozan’daki halkın can güvenliği, yıllardır görmezden geliniyor. O kadar büyük bir sorumluluk var ki, bu deprem riskiyle yaşarken devletin, vatandaşını savunmama hakkı yok. Üstelik bu kadar büyük bir felaketin eli kulağındayken, hala hazırlık yok demek, aslında bu felaketi çağırmak demektir. Bu kadar basit. Kimse bu halkın can güvenliğini sorgulamıyor. Deprem öldürmez, ihmaller öldürür!
Kozan’daki yapısal zafiyetler son bulmadığı sürece, daha fazla can kaybı yaşanacak. Herkes, depremi sadece doğanın işi* olarak görmesin. Yıkım, *ihmali göz ardı edenlerin işidir. Unutmayın, bir deprem değil, ihmal öldürür. Yıllarca süren bu ihmallerin bedelini, Kozan halkı bir gün canıyla ödeyecek.