Kurtuluş KILINÇ


O İMAM–HATİP'İN MÜDÜRÜ HANGİ AKLA HİZMET EDİYOR?

Yaklaşık 20 yıldır ülkemizi yöneten Ak Parti hükümetlerinin en başarısız olduğu konu eğitim konusu. Bunu ben değil Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan söylüyor. Çünkü Erdoğan da biliyor, biz de biliyoruz ki eğitim bu ülkede maalesef hiçbir zaman milli olamadı. Hep günü kurtarmaya çalışan ya da kendince sistemi değiştirdiğini düşünen ancak eğitimi yaz-boz tahtasına çeviren Bakanlar vesilesi ile gençlerimiz, geleceğimiz yok edildi.


Yaklaşık 20 yıldır ülkemizi yöneten Ak Parti hükümetlerinin en başarısız olduğu konu eğitim konusu. Bunu ben değil Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan söylüyor. Çünkü Erdoğan da biliyor, biz de biliyoruz ki eğitim bu ülkede maalesef hiçbir zaman milli olamadı. Hep günü kurtarmaya çalışan ya da kendince sistemi değiştirdiğini düşünen ancak eğitimi yaz-boz tahtasına çeviren Bakanlar vesilesi ile gençlerimiz, geleceğimiz yok edildi.

Meslek liseleri, Anadolu liseleri derken İmam-Hatipler de heba edildi.

Ben meslek lisesi mezunuyum. 28 Şubat darbecileri İmam-Hatip okullarında okuyan öğrencilerin önünü kesmek isterken bize de kıymışlardı. Benim dönemimdeki adaletsiz katsayı uygulaması nedeniyle nice gencin hayatı o dönemde kararmıştı.

Neden İmam-Hatipleri bitirmek istemişlerdi biliyor musunuz? Çünkü o dönem İmam-Hatip okullarının bir kültürü vardı. Öğretmenler çocuklara anne babalarından daha çok ilgi gösteriyor, onların geleceği için gecesini gündüzüne koyarak mesai mefhumu düşünmeden emek sarf ediyordu. Onlar okulları bir iş yeri değil gerçek bir ilim yuvası olarak görüyordu. Bu yuvada okuyan çocukların büyük çoğunluğu da işte bu yüzden öğretmenlerine anne babalarından fazla saygı duyuyorlardı.

Her güzel şey gibi bu kültür de zamanla yok oldu. Anne babasının söz geçiremediği çocukları verdiler İmam-Hatiplere. O okullara yöneticiler de öğretmenler de gelişi güzel atandı. Hal böyle olunca İmam-Hatip okullarının da diğerlerinden kültürel anlamda bir farkı kalmadı.

Mevlid-i Nebi Haftası dolayısıyla bir İmam-Hatip okulunda düzenlenen programa katıldığımda öğrencilerin hal ve hareketleri, giyim kuşamları ve tarzları ile bana farkında olmadan verdikleri mesaj şuydu; "Biz değiştik. Herkes gibi olduk." Öğretmenler de yöneticiler de bu konuda daha fazla sorumluluk almalı ancak konuştuğum eğitimciler öğrencilere müdahale ettiklerinde bazı velilerin kendileri ile tartıştığını ve çocuklarının giyim kuşamına, yaşam tarzlarına karışmamaları gerektiğini ifade ettiklerini söylüyorlardı.

Geçtiğimiz günlerde Adana’daki çok meşhur, fiziksel anlamda içinde yok yok olan bir İmam-Hatip okulunda bir felsefe öğretmeninin çocuklara yönelik tavırlarını ve ders sırasında bilinçli bir çarpıtma ile anlattıklarını ayrıca öğrencilere araştırmaları için verdiği dersleri duyunca çok şaşırmıştım. Eğer o öğretmen cahil değilse art niyetliydi ve tüm niyeti çocukların kafasını bulandırarak onları dinden, diyanetten uzaklaştırmaya çalışmaktı. Ben tam bu konunun üzerine gideyim derken başka bir şok ile karşılaştım.

Seyhan’da bulunan bir İmam-Hatip Lisesi Müdürü de okuldaki okuma salonuna Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın adını vermiş. Çığ’ı tanımayanlar, yazdıklarını ve hayatını bilmeyenler; "Ne var bunda?" diyebilir. O halde hemen küçük bir hatırlatma yazalım. Muazzez İlmiye Çığ, Vatandaşlık Tepkilerim adlı kitabında aynen şöyle yazıyor; "Mademki dinimizde bir imam nikâhı ile seks doğal görülüyormuş, o zaman gizli yerlerde değil, eski mabetlerde olduğu gibi, camilerde birer aşk odası konsun, isteyen gidip orada bir imam nikâhı ile seks yapsın. Böylece hem camiye gelir olur hem de imam para kazanır! Canı seks isteyen kadınlar ve erkekler orada imam nikâhı ile kendilerine göre veya şeriata göre yasal seks yaparlar." Yani camiler (afedersiniz) birer genelev imamlar da oranın sorumluları.

Sadece bu da değil. Çığ; "Çoktanrılı olan Sümer dininde özellikle büyük tanrıların ve şehrin tanrısının mabetleri var. Bu mabetlerde isteyen kadınlar, kutsal bir görev olarak genel kadınlık yapıyor. Bunların diğer rahibelerden ayrılması için başlarını örtmeleri gerek. İÖ 1600 yıllarında bir Asur kralının yaptığı kanunda evli ve dul kadınların da başlarını örtmesi şart koşulmuş. Böylece bu kadınlar da yasal seks yapan mabet fahişeleri gibi kabul edilmiş olur. Bu gelenek önce Yahudi kadınlarına geçmiş, daha sonra da İslam kadınlarına uygulanmış" diye yazıyor.

İşte bu kadının adını bir İmam-Hatip Lisesi’nin okuma salonuna veren müdür sizce hangi akla hizmet ediyor?

Bu insan nasıl oluyor da bir İmam-Hatip’e müdür olabiliyor?

Peki, kısa bir süre önce Adana İl Milli Eğitim Müdürü olarak göreve başlayan Yaşar Koçak bundan haberdar mı?

Diyelim ki değil ve bu yazıyla haberi olacak. Sayın Koçak o müdüre gerekeni yapacak mı? Yoksa görmezden gelmeyi mi tercih edecek?

Milli Eğitim Bakanlığı Din Eğitimi Genel Müdürlüğü bu konuda ne düşünecek acaba?

Bekleyelim görelim. Gelişmeleri paylaşırız.