TUĞBA KAN


ÖLMEK İSTEMİYORUM

Kadın cinayetlerini konu almak istedim bu haftaki yazımda.


Kadın cinayetlerini konu almak istedim bu haftaki yazımda. Cinayet kelimesi bile içimi ürpertiyor kaleme alırken.  Bir duvar ardında sessiz çığlıkların yansımasını duyuyorum adeta, uğultular sarıyor  benliğimi  duvar çatlağından sızan, herkesin kulak tıkadığı bir çığlık bu!   Seyirci kaldığımız bu vahşet, kaç can alacak daha söyler misiniz? Yüreğimizde derin yaralar açıyor. Kaç kadın duvarlar ardında, sözlü ya da fiziksel şiddete maruz kalıyor, nerden bilebiliriz değil mi?  Gözyaşlarıyla  yıkadığı  o sabahlar,  vücudundaki morlukları saklamak için gülümseme takınsa da yüzüne hiçbir şey olmamış gibi hayata devam etmek zorunda olan güçlü kadınlar... Kaç öykü barındırıyor kim bilir?  Ruhunda taşıdığı yaraları. canhıraş çırpınışları, direnişleri canlanıyor gözlerimin önünde… Bedenlerindeki o kanlı eller, bir toplumu boğuyor oysa…   Siz sadece bir kadını değil, bir anneyi bir kardeşi, bir evladı ve bir toplumu öldürüyorsunuz. 
 Kadınlar; nahif, hassas, duygusal varlıklardır. 
Kadınların saçları bile kırılabiliyorken, kalpleri nasıl kırılmasın... O kadar hassas bir ruha sahip insanlara güç ve gövde gösterisi yapmak, gerçek bir zayıflıktır.
  Toplum önünde aşağılanan, şiddete uğrayan, hayatına aldığı eşi tarafından öldürülen, çocuklarının gözü önünde katledilen kadınlarımız var. Pekii… Bir insan eşine güvenemeyecekse kime güvenecek?..    Kim bilir şu an, şu yazıyı yazarken dahi bir kadın bir yerlerde katlediliyordur. Töreler, aile içi şiddet, tecavüz, cinayet... Tarih boyunca süregelen bu durum,  dün olduğu gibi  bugün de değişmedi. Ülkemizde kadına yönelik  sözlü taciz, darp, ve katletmeler  günbegün artış gösteriyor. İnsanlıktan yoksun bu caniler elini kolunu sallaya sallaya aramızda dolaşıyor maalesef. Teknoloji  çağındayız, iletişim ve haberleşme güçlendiği için dolayısıyla  daha çabuk haberdar oluyoruz.    Sosyal medya platformlarında o kadar yankı uyandırmasına rağmen yine vakalar devam ediyor. Verilerle istatistiklerle ortaya konuyor. Çözüm ne peki? Neden bu kadar duyarsız ve vurdumduymaz olabiliyoruz.  Daha kaç Özgecanlar, Emineler, Münevverler, Esinler, Fatmalar öldürülecek?   Bir katilin, “Canım insan öldürmek istedi, öldürdüm.” dediği ve buna kurban giden Mimar Başak Cengiz’in de herkes gibi yaşam hakkı vardı. Bir anda kaydı gitti bu hayattan. 
 Açık giydi, kapalı giydi, konuştu, güldü, evlendi, ayrıldı diye öldürülen kadınlarımız var maalesef… Canları öldürmek istesin yeter ki bahaneleri hep hazır. 
Bu sessizlik  pek hayra alamet değil diye düşünüyorum? Sıra ailenizden bir kadına gelene kadar mı sürecek?   Cezalar caydırıcı değil, hapiste yatmamak için kılıf hazır, hemen psikolojik sorunları olduğu dile getirilip, serbest bırakılıyor. Mahkemede kravat taktı diye ceza indirimi veriliyor.   Bu vahşete kim dur diyecek pekii… Görüyoruz ki öne sürülen çözümler yeterli değil. Duyun  artık sesimizi, ölmek istemiyoruz!  
Şiddetin, cinayetlerin olmadığı güzel yarınlara….Saygılarımla