Bu yazıyı okurken belki vicdanınız kıpırdamaz. Belki yine “Yapılacak bir şey yok, kaza bu!” diyerek omuz silkersiniz. Ama bilin ki, her omuz silkmenizde, o baraj köprüsünün kanlı asfaltında bir hayat daha sönüyor, bir genç daha toprağa giriyor! Kozan-Feke yolundaki o köprü artık sadece bir geçit değil, bir ölüm tuzağı. Adını koyalım: Bu, öldüren bir köprü. Bir canavar.
Geçtiğimiz Cumartesi günü, bu köprüde bir lise öğrencisi daha can verdi. 16 yaşında, daha hayatı başlarındayken... Yetkililer nerede? Koltuklarında mı hala? Siz orada otururken, burada gencecik çocuklar ölüyor. Siz, yetkililer, sizin koltuğunuz rahat mı? Çocuklarını toprağa gömen o anne babaların çığlıkları, sizin kapalı kapılarınızdan içeri girmiyor mu? Bir de bakın aynaya, orada bir insan mı yoksa taş kalpli bir varlık mı görüyorsunuz?
Bu köprü tam bir ölüm tuzağı. 1967’de yapılmış, 1972’de tamamlanmış, 50 yıl öncesinin şartlarına göre düşünülmüş, bugünse üzerinden yılda 4 milyona yakın araç geçiyor. Ama kılını kıpırdatan yok! Bu can pazarı kaç yıl daha sürecek? Kaç anne daha evladını toprağa verecek? Kaç çocuk daha bu köprünün dar geçidinde can verecek? Kaç feryat daha yükselecek göğe? Vicdanınız var mı sizin, soruyorum!
Siz, devlete hizmet için yemin etmiş olanlar, o koltuklarda daha kaç kişinin kanını elinize bulaştıracaksınız? Kozan’ın bu köprüsü kaç can daha alacak? Burası ölüm boğazı, ölüm köprüsü, kanlı geçit! Ama sizin için ne önemi var değil mi? Siz oralarda otururken, buradaki acı sadece rakamlardan ibaret. Ama bir şey söyleyeyim mi, koltuk sıcak, hesap sorulmaz sanıyorsanız, çok yanılıyorsunuz.
Bunu yapmak bu kadar mı zor? Birkaç metrelik yolu genişletmek, bir köprüyü güvenli hale getirmek bu devletin imkanlarını mı aşar? Adana Valisi, Kozan Kaymakamı, Devlet Su İşleri, siz neredesiniz? Yoksa yetim bir çocuğun gözyaşına, evladını kaybeden bir ananın çığlığına mı bakacaksınız bir gün? Yeter artık, çözüm istiyoruz! Genişletin şu köprüyü, can almayı bırakın artık!
Bu baraj köprüsü sadece bir köprü değil; sizler için kara bir leke, unutmayın. Bu halka hizmet için orada oturuyorsunuz, unutmayın. Her yeni ölümde o koltuğunuz biraz daha kirleniyor, unutmayın. Artık halk sizi unutmaz!