Kurtuluş KILINÇ


PROVAKASYONUN FARKINDA MISINIZ?

Son zamanlarda yaşananlar sizleri de benim gibi tedirgin ediyor mu?


Son zamanlarda yaşananlar sizleri de benim gibi tedirgin ediyor mu?
Özellikle kamu görevlileri üzerinden başlayan bir tartışma var ve bu tartışma böyle sürüp giderse daha çok canımız yanacak. Zira devleti ayakta tutan memurlarıdır.
Bürokrasi belası gelmiş geçmiş tüm iktidarların belasıydı zaten. 20 yılda Ak Parti’nin bile çözüme kavuşturamadığı bu alandan bahsetmiyorum.
Başta sağlık ve emniyet olmak üzere eğitim ve diyanet özelinde sürekli bir tartışma gündemi oluşturuluyor. Bunlara bir de üniversiteler eklenince iş iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı.
Bu yazıda konu ekonomik sıkıntılardan kaynaklı sorunlar değil. Siyasi kısır tartışmalar ise hiç değil.
Elbette her yaşanan olayda siyasetin ve siyasetçilerin etkisinin olduğu bilinciyle yazacağım ancak bazı şeyleri ne siyasi irade çözebilir ne de herhangi bir kurum ya da kuruluş.
Çözecek olsa şimdiye zaten çözülürdü. Hatırlayın geçtiğimiz yıllarda millet ev alsın diye faiz indirildi. Kredi çeken emlakçılar ev ve arsalara galericiler arabalara hücum etti. Sonra, "Nasılsa alıcısı var" diye zam üstüne zam yaptılar.
Geçtiğimiz yıllarda bir takım komisyoncuların patatesle, soğanla yaptıkları oyun bu yıl şeker ve ayçiçek yağıyla devam ediyor. Çözülebildi mi bu sorunlar? Hayır! İşte bu yüzden son zamanlarda kamu görevlilerinin adının geçtiği sorunlar çözülecekse yine milletin ferasetiyle çözülecek.
Diyanet İşleri zaten kurulduğu günden bu yana tartışılan bir kurum. Tabir yerindeyse ne İsa’ya (as) ne Musa’ya (as) yaranabiliyorlar. Aslında bu konuyu iktidar çözebilir. Devletin din işlerine karışması madem laikliğe aykırı o zaman bu kurumu kapatın. Böylece her cemaat ya da kurum kendi dini çalışmalarını kendi maddi varlığıyla yapar. Hem devlet ekstra bir yükten kurtulur hem de cemaatlerden gelen vergilerle kazanç sağlar.
Milli Eğitim de çok bir sorun. Fullbright içimize yerleştirilmiş ve bir türlü kurtulamadığımız bir dinamit. Eğitimcilerin bir kısmı eğitmekten vazgeçmiş, ezberletmeye başlamış. Kendi ticari dertlerinde. Hazır testler ya da videolarla çocuklara ders anlatarak vakit geçiriyorlar. Sadece müfredatı anlatarak sorumluluktan kurtulduklarını sanıyorlar. Bazılarına şu iki veciz sözü hatırlatarak bu bölümü tamamlayayım; "Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir." "Gelecek gençlerin gençler ise öğretmenlerin eseridir." Eserleriyle gurur duyan kaç öğretmen bulabilirsiniz etrafınızda?
Üniversiteler başlı başına bir sorun zaten. Adeta kendi özerk yönetimlerini kurmuşlar. Ülkeden ve halktan kopuk bir anlayışı hâkim kılmış bir eğitimciler diktatoryası kurulmuş. Bir rektör değişikliği üzerinden yaşananların dumanı hala tütüyor. Bilim üretmekten çok siyaset üreten kurumlara dönmüş çoğu.
Geçtiğimiz yıl adına milli denilen eğitimin Ak Parti’nin en büyük günahı olduğunu yazmıştım. Ak Parti’nin bana göre en büyük ikinci günahı da eğer sorunları bir an önce çözemezlerse sağlık sistemindeki sorunlar olacak. Efsane hizmetlerin üzeri kestane severler yüzünden çizilmek üzere…
Gelişigüzel atamalar yapılıyor. Liyakat bitmiş. Millet randevu alamıyor. Randevu alsa doğru düzgün muayene olamıyor. Muayene olsa ilaç bulmakta zorluk çekiyor. Neredeyse hiçbir hastalıkla ilgili bir tedavi şekli yok. Sadece gün kurtarılarak durum geçiştiriliyor. Üzerine bir de bazı doktorların sorumsuzca grevleri eklenince olan hasta insanlara oluyor.
Son zamanlarda bir de güvenlik güçleriyle ilgili sıkıntılar baş gösterdi. Hatırlayın önce bekçilerle ilgili bazı ufak tefek sorunlar büyütülerek adeta gözümüzün içine sokuldu. Bekçilerin itibarları zedelendi. Sonra askerlerle ilgili konular gündeme geldi. Son olarak bir uzman çavuşun bir doktor ile yaşadığı problem büyüyüp işin ucu nerelere vardı hepimiz gördük. Bütün bunların üzerine bir de Adana’da polisin aklı havada bir guruba karşı orantısız güç kullandığı görüntüler ortaya çıkınca yazının başından beri anlatmaya çalıştığım endişelerim daha da arttı.
Sizi bilmem ama ben havada açık açık bir provokasyon kokusu alıyorum. Hem de devletin kendi memurları üzerinden. Bu konu derinden irdelenmeli ancak ben başta da belirttiğim gibi bu sorunları iktidar çözemez. İşin acısı bugün milletimizin de birçoğu özünü kaybetmiş durumda ancak feraset sahibi insanlar elini daha çok taşın altına koyarsa, milletimiz yeniden aslına dönerse bu sorunlardan kurtulabiliriz.
Aksini düşünmek bile istemiyorum ama böyle giderse hepimizi çok daha zor günler bekliyor.