Kurtuluş KILINÇ


SİMİTÇİ ÇOCUK OLAYI TİYATRO MUYDU?

Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan geçtiğimiz Cuma günü Adana’daydı. Partisinin Seyhan İlçe Kongresi’nde katılan Ali Babacan kürsüde konuşurken bir simitçi çocuk çıktı ve bütün gündemi kendine kilitledi.


Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan geçtiğimiz Cuma günü Adana’daydı. Partisinin Seyhan İlçe Kongresi’nde katılan Ali Babacan kürsüde konuşurken bir simitçi çocuk çıktı ve bütün gündemi kendine kilitledi.

Bu olayın ardından insanlar ikiye bölündü. Kimisi ülkenin ekonomik olarak yaşadığı sıkıntıya vurgu yapıp yöneticilerin artık seyyar satıcılara dahi tahammül edemediğini söylerken kimisi de konunun bir mizansen olduğunu ifade ediyor.

Bu konuya daha sonra geri döneceğim ancak önce Ali Babacan’ın Adana ziyaretiyle ilgili düşüncelerimi yazayım.

Öncelikle Deva Partisi Adana İl Başkanı Sadullah Kısacık’ı tebrik etmemiz gerekiyor. Geçmiş dönemde Ak Parti’deki görevleri ve ticari hayatı sırasında edindiği tecrübelerini sahaya çok iyi yansıtıyor.

Basın toplantısına adeta bir gazeteci ordusunun katılması Kısacık ve ekibinin önemli bir başarısı. (Ben başka bir basın toplantısı olduğu için biraz geç katıldım o yüzden ne sorulduğunu ya da Babacan’ın bu bölümde söylediklerini tam olarak takip edemedim. Katılım gösterdiğim son 20 dakikalık bölüm için yazmam gerekirse sorulan sorulara karşı verdiği sakin cevapların artı bir özellik olduğunu belirtmem gerekir. Gazetecilere rahatça her istediğini sorabileceğine dair mesajı da önemliydi. Açıkçası 'Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesi' konusunda daha önce yaptığı bir açıklamaya dair soruya karşılık cevabın ise kimseyi tatmin etmediğini düşünüyorum. Aslında, "Soruya cevap vermedi de geçiştirdi" desem daha doğru olur.)

Ali Babacan’ın karşılanmasından uğurlanmasına kadar hatta kongre salonundaki kalabalık Adana Teşkilatının başarısıdır. Burada STK’lar ve esnaf ziyaretlerinin dar bir zamana sıkıştırılmış olması belki zaman ile ilgili bir sorundu ancak özellikle STK'lar bölümünü daha geniş tutması ve toplumun her kesiminden STK temsilcileri ile bir arada olması gerekirdi.

Birçok şeyi düşünen teşkilatçı Başkan Sadullah Kısacık gençleri de unutmamıştı. Adeta bir futbol kulübü taraftarı gibi coşkuyla tezahürat yapan gençlerin coşkusu da salona yansıdı.

Ali Babacan da bu coşkuyla başladığı konuşmasını gerçekleştiriyordu ki işte o malum olay yaşadı. Bir simitçi çocuk salona girdi. En önlere doğru yaklaştı ve acı içinde bağırmaya başladı. Sonrasını görmüşsünüzdür.

Bundan sonrasını kendi düşüncelerimden ziyade olaya iki farklı açıdan bakan insanların düşüncelerini yazayım. Yaşananlar doğal akışıyla cereyan eden bir olay mıydı yoksa bir kurgu mu kararı siz verin.

Birinci gurup küçük bir simitçi çocuğun salona gelip de derdini anlatabilecek ortamı bulmasını ön plana çıkartarak özellikle ekonomik anlamda yaşanan sorunlara vurgu yapıyor. Yaşanan bu olayın ülkenin ekonomik buhran içine düştüğünün en net göstergesi olduğunu hangi şehre gitseler aynı tablo ile karşılaştıklarını söylüyor.

İkinci grup ise o çocuğun, Deva Partisi Genel Başkanı’nın o saatte orada olduğunu nereden bildiğini soruyor.

Özellikle küçük bir çocuk üzerinden ekonomik sorunlara yönelik bir vurgunun bilinçli bir şekilde yapıldığını söylüyor.

Kendilerince en önemli argümanları da şu; Ali Babacan "Arkadaşlar! Bir dinleyin" derken olayı anlamaya çalışırken bile bir şaşkınlık içerisinde değil. Hatta tam tersi yaşananlardan dolayı memnun olmuş bir eda ile gülümseyerek izliyor her şeyi.

İki tarafın argümanları bunlar. Benim için asıl önemli olan ise şu; Hiç kimse, "Küçücük bir çocuk o saatte neden okulda ya da evinde değil de sokakta simit satıyor?" demiyor. Gerçekten çalışmak zorunda olduğu için mi yoksa ailesinin baskısı yüzünden mi sokakta bunu kimse araştırmıyor.

Ben Adana Valisi Süleyman Elban’ın yerinde olsam bu çocuk özelinde sokakta çalışmak zorunda olan tüm çocukları toplar önce bir araştırma yapar eğer ailelerinin baskısıyla sokaktalarsa ailelerini en ağır şekilde cezalandırır eğer çalışmak zorundalarsa o zorunluluğu ortadan kaldırarak çocukları bu durumdan kurtarırdım.

Ak Parti İl Başkanı Mehmet Ay’ın yerinde olsam olayı etraflıca araştırır, hemen o çocuğun ailesine ziyaret gerçekleştirir, ailede çalışan durumuna bakar eğer ihtiyaç sahibi bir aile ise aile fertlerinden en az birisine iş bulur ve çocuğa da burs vererek derslerine yoğunlaşmasını sağlar, seyyar satıcılık yapmasının önüne geçerdim.

Çünkü bu olay gerçekse de kurguysa da en çok Ak Parti’ye zarar verdi.