Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’nün belediye meclis oturumunda Adana yerel basınına yönelik kullanmış olduğu ve itham ettiği üzere bazı basın kuruluşlarının, gazetecilik adına yaptıklarını öne sürdüğü tehdit ve şantajların bu dönemde biteceğini belirtip, "2 adet yazdıklarıyla, 100 adet tirajlarıyla hiç korkmam. 60 bin Twitter`da, 130 bin de Facebook`ta takipçim var" ifadeleri zihinlerdeki tazeliğini koruyor.
Cumartesi günü bu konuyu kaleme alıp Sayın Hüseyin Sözlü’nün bu ifadelerinin hiç de şık olmadığının altını çizdim ve meslek örgütü olarak ÇGC’nin bu sözler karşısında nasıl bir tavır takınacağını merakla beklediğimi dile getirdim.
Ve bu konuyla ilgili kendi düşüncelerimi dile getirir iken aynen şu cümleleri kurdum.
‘Gazetecilik mesleğinden emekli olmuş bir kişiyim. Allah`a şükürler olsun ki ne şahsım olarak ne de çalıştığım gazetelerin yayın anlayışı olarak tehdit, şantaj gibi konularla insanların zihinlerinde yer almadık.
Yeri geldi herkesi yazdık, ayaklara bastık.
Tek hesap vereceğimiz merciinin bu dünyada bağımsız mahkemeler, ahirette ise yüce Allah olduğunu hep söyledik durduk.
Gelin görün ki, özellikle siyasetçiler çıkış yolu bulamadıkları durumlarda gazetecileri hep günah keçisi ilan ettiler.
Her şey yerli yerinde, gazeteciler boşa yazıyorlar.
Her konuda haklılar, haksız olan gazeteciler.
Böyle bir algı içine girdiler.
İşte Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Hüseyin Sözlü, son dönemlerde iyice bunalmış olacak ki gazetecilik mesleğine yönelik olarak ‘küçümseyici, hakir görücü` bir üslup ile yukarıda altını çizdiğim cümleleri kullandı.
Sayın Hüseyin Sözlü`den beklerdim ki çıkıp ‘şu gazete bu şantajı yaptı` desin veya ‘şu gazetecinin benden şu talebi oldu` diyerek isim ve adres vererek, bir mesleği toptan zan altında bırakacak açıklama yapmasın.
Ama yaptı!
Şahsım ve Çukurova Metropol Gazetesi adına bu sözleri zerreyi miktar kadar üzerime alınmadım.
Açık ve net konuşmayarak bir mesleği top yekûn zan altında bırakacak açıklamaları yapan Sayın Hüseyin Sözlü hakkında meslek örgütü olarak ÇGC`nin sanırım söyleyecek sözleri olacaktır.
ÇGC`nin bu anlamda görüş ve açıklamalarını da inanın merakla bekliyorum.
Saygınlığı her dönemde biraz daha yerlere indirilmeye çalışılan gazetecilik mesleğimize yönelik bu tür Sayın Sözlü`nün de ağzından çıktığı üzere kamuoyu ile paylaşılan sözlerin mesleğimizi incittiğini, zedelediğini de söylemek durumundayım.
Kalbinden geçeni ağzıyla direk olarak söyleyen bir özelliğe sahip olan Sözlü`nün de bu anlamda daha açık ve net olmasını kendisinden beklerdim. Mesleğim adına üzüldüm, elimden gelen budur...’
Ne yazık ki bu seslenişimizden sonra ne Sayın Sözlü’den ne de ÇGC yönetiminden konuyla ilgili bir açıklama gelmedi.
Sözlü’nün suskun kalmasını az çok anlıyorum!
Lakin ÇGC’nin‘Sözlü haklıdır ya da bu cümleler mesleğimizi incitiyor’ gibi artık ne söyleyecekseler bir açıklamalarını görmedik, duymadık!
Sanırım yönetim kurulunu toplayamadılar!
Mahalle temsilcisi değil bakan oldunuz Ömer Bey!
Adana Milletvekili ve Kültür Bakanı Ömer Çelik, Çukurova İlçe Teşkilatı’nın kongresine katılarak burada önemli bir cümle kullandı.
Bakan Çelik, Adana’da yaşasaydı ve AK Parti teşkilatında ne görev yapmak istediği sorulsaydı “’Çukurova İlçe Teşkilatı’nda mahalle temsilcisi olmak isterdim’ yanıtını verirdim” diye konuştu.
Bu cümle aslında teşkilatları motive etme, onları diri tutma ve bir adet ‘siyasi gaz verme’ olarak değerlendirilebilecek cinstendir. Ben böyle algıladım Sayın Çelik’in sözlerini.
Siyasette bu tür konuşmalar da gereklidir, elzemdir. İyi hatırlıyorum, Ak Parti Adana İl Başkanı Abdullah Doğru’nun ikinci kez il başkanlığına aday olmamasını isteyen o tarihte Başbakan olan Sayın Tayyip Erdoğan’ın da hazır bulunduğu il seçimlerde Doğru bir konuşma yapmıştı.
Doğru konuşmasında ‘Apartman temsilcisi dahi olmaya hazırım ben bu partide. Genel Başkanım istesin bu partinin çaycısı dahi olurum’ demişti.
Bu sözlerden sonra Sayın Doğru partide çaycı ve apartman temsilcisi olmadı ama Seyhan Belediye Meclis Üyesi oldu, Belediye Başkan Yardımcısı oldu.
Yani bu tür cümleler particilikte olağan olarak rastlayacağımız cümlelerdir.
Çukurova AK Parti örgütü için Çelik bakınız neler düşünüyor bu arada onu da sizlere aktarmadan geçmeyelim.
“Bazı yarış atları vardır, yarışa en son başlarlar fakat en son başladıkları halde yarışın son dakikasına kadar nefesi çatlayıncaya kadar koşar. Çukurova Teşkilatı da böyle bir teşkilattır. Şimdi bu son seçimlere girerken, hakkında yapılan en çok yorum neydi? `Çukurova Teşkilatı başarısız olacak` deniyordu. Tabii ki siyasette başarılı olmak, seçimi kazanmak gerekir ama ondan daha önemli bir şey var ki işinizi tam yaptınız mı yapmadınız mı? İyi çalışıp size verilen görevleri iyi yaptığınız zaman parti ve ilçenizi iyi temsil edip etmediğiniz açısından bakarsak yarışa sondan başladığı halde son dakikaya kadar koştuğu için en başarılı teşkilat Çukurova İlçe Teşkilatı`dır”
Haksızlık etmeyin Sayın Çelik!
Bence çok haksızlık ediyorsunuz. Diğer ilçeleriniz alınganlık gösterecek şimdi!
Neyse, biz Ak Parti’nin hangi teşkilatının daha iyi olup hangisinin daha iyi olmadığını tartışacak değiliz.
Bizim için önemli olan Ak Parti’nin Adanalı Bakanı Ömer Çelik’in Adana’ya hizmet noktasında ne kadar başarılı olup olmadığıdır. Sayın Çelik’in teşkilatları değerlendirdiği gibi Adanalı da Çelik’i bir değerlendirmeye almış olsa nasıl bir not verir?
Bu sorunun yanıtını en iyi verecek olan Adanalı insanlardır. Lakin bizim gördüğümüz bir gerçek var ise o da ‘Çelik’in beklenen hizmeti Adana’ya getiremediğidir’
Bu eleştirimizi de Sayın Çelik’in ‘bir öz eleştiri’ olarak algılayarak ‘kıssadan hisse’ adına bir kenara not etmesini isteriz.
Yaygın basın başımızın tacı!
Yaygın basın temsilcileri Karaisalı’da buluşmuş. Yaygın basının temsilcilerini Adana Kültür ve Turizm Müdürlüğü ağırlamış.
Bakanlık mı bu organizenin masraflarını çekti? Yoksa il müdürlüğü mü? Bilmiyorum ama yapılan çalışmaya diyecek sözüm yok. İyi de etmişler. Adana’nın tanıtımına en azından katkı sağlarlar.
Peki, bunları düşünenler Adana’daki yerel basını ne zaman görerek farkına varacaklar? Veya varlıklarından haberleri var mı?
Siz bizdensiniz! Bizimsiniz!
Anlayış bu sanırım.
Misafirlerimiz kimler? Diye merak ettim.
İşte misafirlerin listesi ‘Karaisalı’ya gelen Adana İzcilik Kulübü Başkanı Ayhan Binboğa, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı Basın Müşavirliğinden Neval Dişçioğlu, Sultan Kaya ve Nevin Tenk, Anadolu Ajansı’ndan Kültür ve Sanat Muhabiri Şenay Ünal, İhlas Haber Ajansı’ndan Kültür ve Sanat Muhabiri Sinan Uslu, Akşam Gazetesi’nden Kültür ve Sanat Muhabiri Betül Oğuz, Hürriyet Gazetesi’nden Kültür ve Sanat Muhabiri Umut Erdem, Star Gazetesi’nden Kültür ve Sanat Muhabiri Damla Peker, Yeni Şafak Gazetesi’nden Kültür ve Sanat Muhabiri Harun Karaburç, Türkiye Gazetesi’nden Kültür ve Sanat Muhabiri Damla Peker, Fox TV Muhabiri Gökhan Mısırlı, Yeni Akit Gazetesi Muhabiri Muhammet Erdoğan, 350 TV Muhabiri Sinan Tunç, En Son Haber Muhabiri Çağla Akgül, CNN Türk Muhabiri Pınar Çıtak Koygun ve kameraman Selim Türk, Turizmci Fatih Kara’
Kapıkaya Kanyonu ile Varda Köprüsü’nü ön plana çıkaran yerel yöneticilerin yerel gazetecileri de bir şekilde dikkate alacakları günü sabırsızlıkla bekliyoruz…
Yaygın basın başınız tacı, yerel basın ‘bizden’…
Yıllarca turizme katkı koyan yerel basını görmezlikten gelen anlayış ile yöneticilik yapanları da buradan uyarmış olalım. Yerel basındaki arkadaşların ‘emeklerimize yazık’ demelerine ramak kaldı…
Yedikleriniz, içtikleriniz sizin olsun ama şu yerel basını da bir ‘adam yerine’ koyun lütfen.
Meslek örgütlerimize sorun belki bu gelişmeden haberleri dahi yoktur. Bu da bir başka ayıp olsa gerekir…