Kurtuluş KILINÇ


Sürprizlerin Seçimi

Birkaç ay sonra geçekleşmesi muhtemel seçimler Türkiye siyasi tarihinde çok büyük değişimlere sebebiyet verebilir.


Birkaç ay sonra geçekleşmesi muhtemel seçimler Türkiye siyasi tarihinde çok büyük değişimlere sebebiyet verebilir. Asla bu seçimler için siyasetçilerin bizi hep 'kandırdığı' şekliye; “Ölüm kalım meselesi, hayati öneme sahip" falan demek istemiyorum. Son tahlilde Adana Büyükşehir özelinde yazacak olursak her dönem gelenin gideni arattığı bir atmosferde yeni gelecek olan mevcudu aratacaksa zaten bizim için değişen bir şey olmayacak. O zaman seçimin de bir anlamı olmayacak. Bir şeylerin değişmesinin ilk yolu zihniyetin değişmesidir. Zihniyet de bugünden yarına değişebilecek bir şey değil. O hızlı ve köklü değişim için gerekli olan şey devrimdir. Devrimi de devrimciler yapar.

"Devrimi devrimciler yapar" demişken buraya bir parantez açmam gerekiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğindeki Ak Parti iktidarı Cumhuriyet tarihinde kurucu irade de dahil kimseye nasip olmayan önemli bir başarıya imza attı. Bu da 22 yılı aşan kesintisiz iktidar sürecidir. Bu süreç Türkiye’yi bir noktadan bambaşka bir noktaya götürdü. Bu ilerlemenin temelinde de Erdoğan’ın devrim niteliğinde kararları var. Şimdi her birini tek tek sayacak değilim. Zaten bu yazı bir Erdoğan ya da Ak Parti güzellemesi de değil. O yüzden detaylarına inmeyecek olsam da bu gerçeğin yadsınamaz bir şekilde önümüzde durduğunu da belirtmem gerekiyor. Asıl şaşırtıcı olan şey ise şu; Erdoğan genel seçim ve referandumlarda halkın kahir ekseriyetinin oyunu alarak iktidarını sürdürürken bu başarının yerele neden yansımadığıdır. Bugün adı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için de geçen Tevfik Göksu’ya Adana’daki bir programda bunu sormuştum. O da doğru düşünmediğimi ve oy oranlarına bakıldığında Ak Parti’nin başarılı olduğunu söyledi. Ben de ona İstanbul ve Ankara başta olmak üzere kaybettikleri belediyeleri hatırlatınca ufak çaplı bir gerginlik yaşamıştık.

Aslında olan şu; Erdoğan genel yönetimdeki devrimci kimliğini yerele yansıtamayınca yerelde başarı gelmiyor. Bunun nedeni de Erdoğan’ın her ilde bir isme çok güvenmesi ve o ismin kendisini bilerek ve isteyerek yanıltmasına rağmen bir sonraki yerel seçimde yine aynı isme güvenmesi. Bu Adana için de böyle başka şehirler içinde…

Elbette hem bir siyasi parti genel başkanı olarak hem de bir Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan’ın her ile her ilçeye hâkim olmasını bekleyemeyiz ama yereldeki bunca hezimete ve başarısızlığa rağmen aynı isimlere güvenmemesini bekleyebiliriz. En büyük sorunlardan birisi de Erdoğan’ın kentlerde arayıp da düşüncesini soracağı ve istişare yapacağı kanaat önderlerinin azalması ya da hiç kalmaması.

Şimdi yeni bir seçim dönemi arifesinde bütün bu handikaplara rağmen Erdoğan’ın aynı hataya düşmeyeceğini düşünüyorum.

Bu durum muhalefet partileri için de geçerli. Son tahlilde CHP’de dümenin başına geçen yeni kaptan Özgür Özel elbette Kılıçdaroğlu döneminden daha başarılı olmak isteyecektir. İşte burada liderliğini gösterip göstermeyeceği belli olacak. Parti içindeki siyasi dinozorlar ile devam mı edecek yoksa ortaya bir değişim iradesi koyup oy/belediye kaybetme pahasına partiyi yenileyerek liderliğini tescil mi ettirecek göreceğiz.

Özel için en büyük handikap ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu… CHP’nin bir sonraki muhtemel Genel Başkanı olarak görülen İmamoğlu’nun seçimi kaybetmesi Özel’in en büyük isteği olabilir. Çünkü o zaman kendisi CHP’ye daha uzun yıllar Başkanlık yapabilir ama İmamoğlu’nun yeniden kazanması ancak yurt genelinde CHP’nin oylarının düşmesi de Özel’in siyasi ömrünü kısaltacak ve İmamoğlu’na kapıları sonuna kadar açacaktır. Aday belirlemede İmamoğlu ile şimdiden yaşadığı sorunları, 6+1’li masanın biri gizli 2 büyük ortağının seçimlere müstakil adaylarla girecek olmasını da düşünürsek Özgür Özel’in de devrimci kararlar almasının elzem olduğunu yazabiliriz.

Hem Erdoğan’ın hem Özel’in önümüzdeki yerel seçimlere bu gerçekleri göz önüne alarak hazırlandığını söylemek mümkün. İşte bu yüzden de ilçelerde de Büyükşehirlerde de yepyeni isimler ortaya çıkabilir. Siyaseten artık görmekten bıktığımız kişileri siyasetin çöplüğüne gönderebilir liderler.

Ben bu seçimlerde birçok sürpriz olacağını düşünüyorum. Bu sürprizler sadece isimlerin belirlenmesinde değil sonuçlara yansımasında da yaşanacaktır.

Kısa bir süre içinde tahminlerimin doğru olup olmadığı ortaya çıkacak ama eğer Genel Başkanlar devrimci bir kimlik ortaya koyamazsa ve herkes durumundan razı bir görüntü ortaya koyarsa o zaman zaten ne söyleyecek bir söz kalır ne de yazacak bir kelam.

Son söz olarak iki lidere Adana özelinde bir çağrıda bulunalım; Sayın Recep Tayyip Erdoğan. Sayın Özgür Özel. Adana bu ülkenin lokomotif gücüdür. Lütfen bu şehrin daha fazla paslanmasına rıza göstermeyin. En yakınınızdaki insanların sizi yanlış yönlendirmesine müsaade etmeyin. Şehirde bağımsız kuruluşlara anketler yaptırın. Sorun, soruşturun ve Adana’nın makus talihini yenebilecek, vizyoner, işinin ehli insanları aday gösterin. Biz artık Adana’nın bir ilçesi kadar nüfusu olmayan kentlerin Adana’yı geride bıraktığı haberlerini yazmak, okumak istemiyoruz.

Lütfen kamuoyu vicdanı adına haykırarak ifade etmeye çalıştığımız bu sesimizi duyun. Çünkü Adana Türkiye’nin küçük bir prototipidir. Adana değişirse Türkiye değişir. Adana gelişirse Türkiye gelişir.

Bir kez olsun bırakın yanınızda yörenizdekilerin söylediklerini. Adanalı ne diyor ona kulak verin. Bu size naçizane tarihi bir çağrıdır. Lütfen kulak tıkamayın.