Kurtuluş KILINÇ


TAŞLAR YERİNE OTURUYOR

Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan zaferle ayrılan Zeydan Karalar yaklaşık bir buçuk yıllık görevi boyunca Adanalıların ‘işini yapmadığı’ nedeniyle şikâyet ettiği isim oldu ancak Zeydan Başkan’dan sadece Adanalılar değil CHP’liler de şikâyetçiydi.


Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan zaferle ayrılan Zeydan Karalar yaklaşık bir buçuk yıllık görevi boyunca Adanalıların ‘işini yapmadığı’ nedeniyle şikâyet ettiği isim oldu ancak Zeydan Başkan’dan sadece Adanalılar değil CHP’liler de şikâyetçiydi. Çünkü Zeydan Başkan’ın Basın Bürosu hariç birçok noktada kadrosunu kuramadığı ve özellikle seçim öncesi kendisini destekleyen kesimlere yönelik iş başvurularına olumlu cevap vermediği ifade ediliyordu.

Zeydan Başkanın yeni işçi alabilmesi için önce eski işçileri çıkarması lazımdı. O da öyle yaptı. ASKİ ile beraber üç binin üzerinde çalışanın işten çıkarıldığı iddia ediliyor. Bununla birlikte özellikle Hüseyin Sözlü döneminde alınan isimlerin de zaman içerisinde yine belediye ile ilişiğinin kesileceği konuşuluyor. Peki, Zeydan Başkan bu isimlerin yerini nasıl dolduracak?

Söylenene bakılırsa biraz daha bekleyecek Başkan. Sonra özellikle CHP’lilerden oluşan Millet İttifakı içerisinde yer alan partilere gönül verenler Adana Büyükşehir Belediyesi’ne işçi olarak alınacak. Yine de özellikle siyasetin içindeki CHP’liler sıradan işçilerin belediyede işe başlatılmasından ziyade üst düzey kadroların değiştirilmesini istiyorlar. Çünkü o zaman ekipteki değişimin daha kolay ve hızlı olacağını düşünüyorlar. Haksız da sayılmazlar.

İşin tuhaf tarafı şimdi Seyhan Belediyesi’nde olan ve yine Zeydan Başkan’ın uyguladığı 'parti ya da görüş kadrolaşmasından' çok 'kişi/başkan kadrolaşması' Adana Büyükşehir Belediyesi’nde de uygulanmaya çalışılıyor. Yani göreve gelecek kişilerin CHP’li ya da Millet İttifakı partileri içerisinde görev alan bir isim olmasının yanında bir de bu ismin Zeydan Karalar Başkan’ın önünü kesmeyecek, O’na rakip olmayacak ve muhalefet etmeyecek kişilerden olması isteniyor. Tabi arada atanan farklı düşüncelerden insanların da muhaliflere sus payı olduğunu herhalde yazmama gerek yok.

Seçimlerin ardından istifa eden/ettirilen isimlerin ötesinde son zamanda CHP’liliği ile bilinen ve önemli görevlerde bulunan bazı isimler de geçtiğimiz günlerde istifa etti/ettirildiler. Ardından uzun yıllardır Büyükşehir’de çok önemli görevlerde bulunan deneyimli bir bürokrat olan Sinan Gül de servis edilen bir kasetin ardından tüm görevlerinden alındı.

Son zamanlarda dikkat ediyor musunuz? Büyükşehir özelinde isimsiz mektuplar, kaynaksız haberler, birilerinin işine yarayacağı çok açık videolar sıkça servis edilmeye başlandı medyaya. Neden acaba?

Anlaşılan o ki; Büyükşehir’de dönüşüm devam edecek. Hatta bu gidişle Aytaç Durak, Zihni Aldırmaz ve Hüseyin Sözlü zamanında oluşan kadrolardan eser kalmayacak.

Aytaç Durak ile ilgili ayrı bir bahis açmamız gerekiyor. Durak, Adanalıların bir kısmının hala destek verdiği ve sevdiği bir siyasetçi. Sertaç Durak gibi bir ismin de Adana Büyükşehir Belediyesi’nde ikinci adam olması Aytaç Durak’ın sözünün hala belediye içerisinde geçtiğinin de bir kanıtı ancak eskiden olduğu gibi Aytaç Durak’ın bugün kimseyle iyi geçinmek ya da istediklerini yapmak gibi bir derdi yok. O yüzden kafası rahat. Kendi (eski) adamları Belediyede olsa ne olur olmasa ne? Kendisi yazın yaylada kışın evinde hayatının ikinci baharını yaşamakla meşgul. Tabi Adanalıların birçoğu da şehre bıraktığı metro borcu yüzünden her gün O’nu hayırla anıyor.

Bütün bunları yazdıktan sonra özellikle üst düzey atamalarda bu kadrolaşmaya karşı çıktığım düşünülmesin. Bence öyle bir sistem getirilmeli ki Büyükşehir Başkanı seçilen kişi daire başkanları, müdürler vb. üst düzey kadrosunu rahatça oluşturabilmeli ancak seçimi yeniden kazanamadığında da bu isimler Belediye’ye yük olamadan görevinden el çektirilebilmeli. Yani kadrosu ile glemeli başkan ve giderken de tüm kadrosu belediyeden el çektirilmeli.

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan köklü bir eğitim reformundan bahsetmişti ya. Ben sadece eğitimde değil aslında pek çok alanda köklü bir reform yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu konuların başında da Siyasi Partiler Yasası geliyor.

Hatta keşke, sağdan soldan toplanan kanunlarla değil de kendi değerlerimize uygun, düzgün, hakkaniyetli, atamada liyakati, cezada adaleti önceleyen ve çağın gereklerine uygun yepyeni bir anayasa yazılabilse.

Böylece aslında hep konuştuğumuz ancak yanına bile maalesef yaklaşamadığımız muasır medeniyetler seviyesine belki ulaşabiliriz. Ne dersiniz? Ulaşabilir miyiz, yoksa daha gitmemiz gereken çok yol, yememiz gerek kırk fırın ekmek mi var?

Değişim yerelden başlar.